3. Dünya Savaşı bir Sünni - Şii çatışması olarak planlanıyor

3. Dünya Savaşı bir Sünni - Şii çatışması olarak planlanıyor

Şimdi de sırada Ankara’nın Irak ile yaşadığı gerilim var.

Irak Hükümeti, Türkiye'nin Musul yakınlarındaki Başika bölgesine sevk ettiği Türk askerinin saatler içerisinde çekilmesini istedi.

Numan Kurtulmuş hükümet adına yaptığı basın açıklamasında, Irak hükümetinin hassasiyetini anlıyoruz dedikten sonra Işid ile mücadele konusunda uluslararası koalisyonun parçasıdır diyor ve ekliyor; abartmayın, zaten biz ordaydık, üstelik AB’de artık bize pozitif bakıyor diyor.

ABD savunma bakanlığı ise, Türk askerinin Kuzey Irak’a konuşlandırıldığının farkındayız, ama bu konuşlandırma koalisyon aktivitesinin bir parçası değil, diyor.

Batının yaptığı çok açık.

NATO, Müslümanlar için savaşmayız diyor. İttifak’ın Işid’e karşı savaşmak için Suriye’ye asker göndermeyeceğini açıklarken, bir İslam ülkesi olan Türkiye’ye de mesaj veriyor. Biz sizin için savaşmayız; savaşımız kendi çıkarımız içindir ona göre ayağınızı denk alın mesajını veriyor.

Ankara yaşanan krizi yaş meyve ve doğalgaz alışverişine indirgemiş durumda. Oysa 3. dünya savaşı adı altında Sünni - Şii çatışmasına adım adım gidiliyor. Türkiye’ye biçilen rol, Sünni dünyanın başında Şii dünyaya karşı cephe savaşı vermesi.

Ankara; İran’la, Irak’la, Rusya’yla kavga halinde. Zaten Suriye’de savaşın içinde.
Dikkat edilirse dünya çapında bir Sünni - Şii çatışması tezgâhlanmaktadır. 3. dünya savaşı Sünni - Şii ekseninde çıkartılmak isteniyor. Türkiye bu savaşta bir yem olarak kullanılmak isteniyor.

Haydar Baş beyin yıllardan beri ısrarla ifade ettiği bir gerçek var. Sunni güçlerle Şii güçler çatıştırılmak isteniyor, Türkiye ile İran karşı karşı karşıya getirilmek isteniyor, demişti.

ABD görünüşte Türkiye’nin stratejik ortağı. Oysa Türkiye’yi çatışmanın içine itiyor, ardından ne halin varsa gör diyor. Yapmak istediği Türkiye’yi yapayalnız bırakmak ve Müslümanların birbirini kırmasını sağlamak. İşte bütün bunlar ülkemizin zoraki gündem maddesi.

Oysa olması gereken gündem, nasıl olurda kendine yeten bir devlet ve millet olabiliriz sorusuna cevap verebilmektir. Dünyada yükselen değer Milli Ekonomi Modeli (MEM) olmasına rağmen bu örtülmeye çalışılıyor. Güya sol ekonominin yıldızı parlıyor deniyor. Oysa solun temsilcisi olan Rusya bile artık sol ekonomiden vazgeçti. Rusya Haydar Baş beyi, Duma Meclisine davet etti ve MEM’i uyguluyor. Son gelişme de çok manidar. Fransa’da yapılan yerel seçimlerde aşırı sağ parti Ulusal Cephe Partisi birinci parti olarak seçildi. Ulusal Cephe partisinin lideri Le Pen dünyadaki savaş, acımasız kapitalizm ile vatanperver ekonomi arasında geçiyor, diyor. Le Pen merkezinde insan olan vatanperver ekonominin yanında yani MEM’in safında yer alıyor.

Türkiye’nin yapması gereken de kendi gündem maddesine dönmesi parasını, ekonomisini bağımsız hale getirmesidir. Bunun da yolu Prof. Dr. Haydar Baş ve sahibi olduğu Milli Ekonomi Modelini söz sahibi etmektir.