5000 TL asgari ücret vermek Haydar hoca için çok basittir

5000 TL asgari ücret vermek Haydar hoca için çok basittir

Kasabaya gelen turist kalmak için bir otele yerleşir. Otel sahibine 100 TL verir ve şayet oteli beğenmezsem paramı geri alırım der. Otel sahibinin, kasaba 100 TL borcu vardır; hemen parayı kasaba verir. Kasap parayı alır alışveriş yaptığı çiftlik sahibine borcu vardır. 100 TL yi verir ve borcunu öder. Çiftçinin nalbura borcu vardır. O da 100 TL yi nalbura verir, o da borçtan kurtulur. Nalburun otel sahibine borcu vardır, o da getirir otel sahibine borcunu öder. İşte tam otel sahibi parayı aldığında müşteri otele girer ve kasabada kalmak istemediğini söyler ve parasını geri ister. Otel sahibi nalburun kendisine getirdiği 100 TL parayı turiste geri iade eder.

Sabah otelci, kasap, çiftçi ve nalburun toplam 400 TL borcu vardı. Akşam vakti olduğunda herkes borcundan kurtulmuştu. Milli Ekonomi Modelindeki işlem hacminin basitçe anlatımı bu şekildedir. Yani tüketicinin cebine para koymak hem piyasayı hareketlendirir, hem insanları borçlarından kurtarır hem de geçimleri ve huzurları temin edilir.

Piyasalarda yeterli para olmayınca ekonomi hastadır ve felç olmuş durumdadır. Bakınız burada milletimize bir kazık daha atılmaktadır. Yeterli para dolaşımda olmayınca, maliyetli para devreye girmektedir. Plastik para, kredi kartları devreye girmekte; esnaf, hane halkları kısacası piyasalar kredilere mahkûm edilmekte, faizli para devreye girmektedir. Yine piyasalarda para olmayınca tüketici her defasında daha fazla borç almaya mahkûm edilmektedir. Neredeyse insanların eline para değmemekte, ay sonunda kredi borçlarını ödemek için çırpınmaktadır.

İşte serbest piyasa ekonomisinin sonucu budur. Piyasalarda yeterli para olmayınca mutlaka borç alınıp faiz tuzağına düşülmekte, ikincisi piyasalarda para dolaşmayınca işlem hacmi gerçekleşmemektedir. Bunun neticesinde borçlar mikro plandan makro plana kadar süratle artarak devam etmektedir.

Özet olarak ülkemizde uygulanmakta olan kapitalist serbest piyasa ekonomisi ile vatandaş çalıştıkça borcu artmaktadır. Milli Ekonomi Modelinde ise çalıştıkça ve para piyasalarda dolaştıkça katma değer üretmektedir. Örneğimizde olduğu gibi, devlet baba vatandaşını emperyalist devletlerin tuzağından korumaktadır.

Paramız esir durumdadır. Parası esir olan bir millet de esir demektir. Bizler esareti daha çok küçük bir odaya mahkûm olmak gibi algılarız. Ülkemiz hapis hayatının da ötesinde esaret hayatına mahkûm edilmiştir.

Günümüzde para hard currecy (borç alınan döviz) ile piyasaya sürülüyor. Emisyon hacmi yetersiz, yani gereken para piyasalarda yok. Birileri mutlaka borçlu olacaktır. Bir taraftan emek ve üretim karşılığı basılması gereken para basılmayıp dışardan alınan borç döviz karşılığı basılıyor, diğer taraftan piyasalara yeterli para verilmeyerek millet kredilere mahkûm ediliyor.

Oysa Prof. Dr. Haydar Baş beyin Milli Ekonomi Modelinde paraya yeni bir tanım getirilmiştir. Para emek ve üretimin karşılığıdır ve piyasaları harekete geçiren bir özelliği de vardır. İşte paranın piyasada dolaşımı esnasında yapıcı bir etki bırakmasının sebebi bu tanımda gizlidir. Dünyaca ünlü, Rus iktisat matematikçisi Prof. Dr. Lebedev, "Bu tezde gizli kodlar var. Her incelemede yeni şeyler öğreniyorum. Dünyanın bu teze ihtiyacı var." derken Haydar hocaya ait olan tezde bunun gibi daha birçok gizli kodlardan bahsetmektedir.

Kodlardan birisi de, emek ve üretim karşılığında emisyon hacmi genişletilmesidir. Milli para, gelir düzeyi düşük seviyede olan kesimlere verilerek tüketimi teşvik etmektir. 

Haydar hoca asgari ücreti 5000 TL yapacak.

Ev hanımlarına her ay 1500 TL para verecek.

1000 TL her ay vatandaşlık maaşı olarak verecek.

Çocuklara 250 TL verecek.

İşte Haydar hoca milletin cebine para koyarak, işlem hacmini devreye koymuş olacak. Milli Ekonomi Modelinde (MEM) emisyon hacmi gerçek seviyesine çıkartılarak, piyasalar sağlığına kavuşur.

Emisyon hacmi yani piyasada dolaşan para, organizmada dolaşan kan gibidir. Diyelim insan bünyesine 5 litre kan gerekiyor. Kan hacmi azaldığı takdirde insan şok tablosuna da girebilir, her zaman yorgundur ve hasta olarak hayatını idame eder.

Kapitalist ekonomiden başka ekonomi bilmeyen siyasiler Haydar hocanın 5 bin lira asgari ücret vereceği konusunu, kendilerince hafife almaya çalışıyorlar.

Aslında burada kendilerini ele veriyorlar.

1. Milletimize esaret hayatını layık görüyorlar.

2. Milletin mağduriyetinden nemalanmak istiyorlar.

3. Cehaletlerini ve beceriksizliklerini itiraf etmiş oluyorlar.

Prof. Dr. Haydar Baş hoca hodri meydan diyor, kadrosu hodri meydan diyor ekonomilerinin tepesindeki adamlarla her zaman ve zeminde tartışmaya varız diyor.

Bütün kutsallarımız adına yemin içiyorum ki, Haydar hoca 5000 TL asgari ücret verir.

Tabii seçmen Haydar hocaya yetki verir, Bağımsız Türkiye Partisini (BTP) yi iktidar ederse...