ABD’nin Dinlemesine Gereken Tepki Niçin Verilmiyor?

ABD’nin Dinlemesine Gereken Tepki Niçin Verilmiyor?

Terörle müzakere adı altında ülkemiz infaza doğru sürükleniyor. Aslında sürpriz bir gelişme yaşanmıyor. Önceden planlanan bir senaryo sahneleniyor. Herkes üzerine düşeni yapıyor, kendi rolünü oynuyor. Yabancının senaryosunda oyuncular maalesef yerli.  

Sağır sultan bile duydu.  Söylenmedik söz kalmadı. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, çeyrek asırdan beri bu günleri haber veriyor. Ülkemizin parçalandığını her fırsatta hatırlatıyor. Ne demedi ki, Güneydoğu Anadolu bölgemizde yaşayan insanlarımızın bizden kopartılmak istendiğini belirtti. Arkasından bölge insanının önüne sandık konacağını, kendi geleceğini belirle deneceğini söyledi. Gelinen nokta; devletin gücü zayıflayınca, insanların iradesine terör musallat olacak ve kötü sona gidilecektir.

Hükümet ülkemiz dışındaki Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgelerle federasyona gitmek istemektedir. Batı ise Türkiye coğrafyası içinde bir federasyon istemektedir. Bu ülkemizin bölünmesi demektir. Kural belli, böl-parçala-yut.

Hükümet tarafından ABD her ne kadar stratejik ortak görülse de, işin aslı hiç de öyle değil.  ABD tarafından, Türkiye ve bazı AB ülkeleri dâhil 38 ülkenin dinlendiği ve izlendiği ortaya çıktı. AB yetkilileri bu skandala ‘kabul edilemez’ diye tepki veriyorlar.  ABD dışişleri bakanı Kerry çok pişkin şekilde, ‘ulusal güvenliğimizin gereği normal bir uygulamadır’ diyor.

Gizli bilgileri sızdıran CIA ajanı Snowden’in Rusya’ya iltica etmesi, ABD ile arasında diplomatik bir kriz oluşturdu. Bizim ülkemizde bırakın hükümetin doğru dürüst tepki koymasını, MİT'in de devrede olduğu bile iddia ediliyor.

ABD Türk hükümeti bu kadar yanlışı bir arada nasıl yapar diye güvenmiyor, AKP hükümeti ise dinleyin dinleyin, göreceksiniz verdiğimiz tavizlerde samimiyiz sakın bizi süpürmeyin mesajı vermektedir.

Güneydoğu Anadolu bölgemiz üzerindeki hesaplar Büyük İsrail devletini kurmaya yöneliktir. Bu topraklar Arz-u Mevud olarak kabul edilmektedir. Heyhat ki, okyanus ötesinden gelen ABD ve AB ülkeleri sanki bölge insanının kara kaşına, kara gözüne hevesmiş gibi ortak bir çalışma yürütülüyor. Hatta barış adı altındaki bölünme sürecini, batı yönetiyor.

Basın yayına baktığımızda her gün yeni bir haber yayınlanıyor. Sanki sürpriz gelişmeler var. Dönem dönem yaşanan inişler çıkışlar toplumun gazını almaya dönük. Siyasilere baktığımızda ülkemizin ve milletimizin menfaatlerinden ziyade kendi şahsi çıkarlarına kilitlenmiş durumdalar. Bırakın vekil olsunlar bırakın cumhurbaşkanı olsunlar; bunların başka bir derdi yok. Millet işsiz, aç buna dönük çözüm projesini konuşan var mı? Komünizm bitmiş, kapitalizm can çekişiyor. Rusya bile Prof. Dr. Haydar Baş beyin Milli Ekonomi Modeline sırtını dayamış iken sayın hükümetin böyle bir derdi yok. Onlara borç verin, toprakları madenleri yabancılara satsınlar. Onlar, sadece günü kurtarmaya çalışıyorlar. Yarın diye bir dertleri yok bunların. Onlar, batının projelerini uygulamakla meşguller, kendi liderimiz ve kendi projemiz başta olmadığı müddetçe batı elbette batırmaya çalışacaktır.

Buna gaflet mi diyeceğiz, dalalet mi diyeceğiz, yoksa ne diyeceğiz?