ABD Taraf’ına Cevap

ışte bizim bu milli ve dini duruşumuz birilerini rahatsız ediyor. Bunlar Amerika çizgisinde yazan, konuşan ve yaşayan zevatlar.
Neymiş efendim. Suriye ile savaşın eşiğine gelmişiz biz nasıl olurda böyle bir toplantıya katılırmışız bu vatana ihanetmiş.
Hoppala... Vatana sadakat Suriye'yi Yunanistan ile bir tutmak mı, hiç yokken Amerika'nın, ısrail'in menfaatleri için milletimizi bir savaşın içine mi çekmek, ülkemizi bir dünya savaşının paralı askeri haline mi getirmektir. Zaten yazar kendisine ıngilizce verilen metni tercüme ederken unutmuş olacak ki, başlıktaki 'loser' ifadesini olduğu gibi bırakmış.

Her platformda bölücüleri destekleyen ilgili gazete, Suriye konusunda ulusalcı kesiliyor. Ulusalcılıktan anladığı da hükümetin Amerika eksenindeki politikasını desteklemekten ibaret. Niye hükümeti eleştiriyorsun. Evet, eleştiriyoruz, vatanın selameti için, milletin dirliği için biz AKP hükümetini eleştiriyoruz. Bu konuda ıran politikalarını da eleştiriyoruz. Nitekim ıran dışişleri bakanlığının Tahran'da tertiplediği toplantıdaki duruşunu tasvip etmeyip tavrımızı koyarak toplantıyı terk edişimiz bunun göstergelerindendir.

Yazar bu toplantıyı hesap etmeden Sevr'e benzetmiş. Bu bir şuur altı benzetmeydi. Bakın burayı biraz açmak gerekir. Bu toplantı dostlar alış verişte görsün kabilinden bir toplantıydı. Ortadoğu'nun paylaşımını engelleyecek gür bir ses yoktu; bu anlamda Sevr değildi ama Sevr'i engelleme diye bir iddiasının olduğu da söylenemezdi.

Yazıda dikkat çeken bir hususta BTP genel başkanı sayın Prof.Dr. Haydar Baş'la ilgili. Güya siyasi bir kazanç için, Sünnilikten şiiliğe adım atmış. şunu iyi bilin ki, Haydar hoca dün ne düşünüyorsa, bugün de onu düşünüyor. Ancak bugün, dün düşündüklerini ve yaşadıklarını eser olarak kamuoyuyla paylaşıyor. Haydar hoca dün de Hz. Ali'yi severdi, bugün de Hz. Ali'yi seviyor. Tek farkla. Dün kendisi severdi; bu gün onun çalışmalarıyla koca Türk milleti Hz. Ali'yi ve Ehl-i Beyt'i niçin sevmesi gerektiğini ve nasıl sevmesi gerektiğini öğrenmektedir.

Bizi biz yapan; Türk yapan, ıslam yapan değerleri yeniden tanımaktadır.
Hacı Bektaş-ı Veli'yi, Abdal Musa Sultan'ı, … tanımanın haklı gururunu ve heyecanını yaşamaktadır. Bakın Haydar hocanın bu çabalarının sonuçlarına. Bugün biz Sünniler olarak Alevi Bektaşi kardeşlerimizi ve şii Caferi kardeşlerimizi çok seviyoruz. Onlar da bizi seviyorlar. Dün selam vermediğimiz, aynı ortamda bulunmak istemediğimiz insanlarla bugün biz kardeş olduk. Ehl-i Beyt paydasında tek bilek tek yürek olduk.

Yazıda kaybedenlerin (loser) davet edildiği bir toplantı deniyor. Kaybetmek veya kazanmak seçmenin verdiği oyla mı ölçülecek. Bu mantığa göre Atatürk de bir kaybeden, milli mücadelede görev alanlar da bir kaybeden. Ancak şunu unutmamak gerekir, gelişen olaylar, kaybeden değil bizzat kazananın Atatürk olduğunu, milli mücadelede yer alanlar olduğunu göstermiştir; Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosunun da kazanan olduğunu gösterecektir.

ışte bunların en büyük korkusu bu. Sünnilerin, Alevi Bektaşilerin ve şii Caferilerin tek bilek tek yürek olmalarından korkuyorlar.
Bilsinler ki korkunun ecele bir faydası yoktur.