AKP hükümeti fenersiz yakalandı

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkan Yardımcısı Op. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi yaptığı yazılı açıklamada Türkiye’nin AB serüvenini değerlendirdi.  Başta AKP olmak üzere ülkemizdeki siyasi partilerin Avrupa Birliği’ne girmek için gayret sarf ettiklerini ifade eden BTP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Kepekçi, “Özellikle AKP hükümeti kurulduğu ilk günden beri AB’ ye üyeliği hükümet programlarının merkezine koydular. Türkiye’nin gündemi sabah akşam hep AB'ye üyelik yalanlarıyla geçirildi” dedi. Dr. Ahmet H. Kepekçi şunları ifade etti: “AKP'si CHP'si MHP ve diğer partiler AB rüyası görürken bir tek BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu “AB ile doku uyuşmazlığımız var, onlar Türkiye’yi üyeliğe almazlar” dedi. Hatta daha da öteye Genel Başkanımız Sayın Baş AB’ye ömür biçti ve AB’nin para birliğine geçtiği en güçlü olduğu gününde “AB'nin 15 yıllık ömrü var” dedi. Çünkü AB'nin yer altı kaynakları bitmiş, nüfusu yaşlanmış ve en önemlisi ortak para birimine geçmekle kendi sonunu hazırlamıştır. Nitekim o gün bugün AB kan kaybediyor, güç kaybediyor.” dedi.

Hükümetin gözleri gerçeklere kapalı

 “Avrupa Birliği’nin son yayınladığı 2012 AB ilerleme raporuna göre AB’nin Türkiye’yi üyeliğe almayacağı ayan beyan ortadadır” diyen BTP Genel Başkan Yardımcısı, “Ancak hükümet bunu görmezden gelmektedir. Bu rapora cevap olarak AKP hükümeti tarafından hazırlanan, 2012 yılı ilerleme raporu hükümetin gerçek yüzünü ortaya koymaktadır. Bir müstemleke ülkesi ezikliği ile hazırlanan rapor ülkemiz için bir yüz karasıdır” dedi. Raporu ayrıntılı bir şekilde değerlendiren Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi şu değerlendirmede bulundu: “Bu raporda bakın ne diyor? Türkiye’nin katılım müzakerelerinde 20 fasıldan 17’si AB Konseyi veya bazı üye ülkelerin siyasi nitelikli engellemeleri nedeniyle bloke edildiği itiraf ediliyor. Raporda önemli başka itiraflar da var. 2008 yılında yürürlüğe giren Vakıflar Kanunu’nun Geçici 7. Maddesi uyarınca 181 taşınmaz, azınlıkların başvurusu üzerine cemaat vakıfları adına kaydedildiği söyleniyor. Daha önce Türkiye’nin tapu senedi hükmündeki Lozan anlaşmasına göre mütekabiliyet esasına göre azınlık vakıflarına yapılan uygulama yok kabul edilmiştir. Bir anlamda batının baskısı ile Lozan Anlaşması delinmiştir. Delinen sadece bir anlaşma değildir; ülkemizin bölünmez bütünlüğü bir yara daha almıştır.”

Hoşgörü kisvesiyle misyonerliğe hizmet

Raporda azınlıklara yapılan hizmetlerden bir maharetmiş gibi bahsedildiğini söyleyen BTP Genel Başkan Yardımcısı Op. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi sözlerini şöyle sürdürdü: “Yine aynı raporda hoşgörü adı altında bakın nelerden bahsediliyor. Trabzon’un Maçka ilçesindeki Sümela Manastırı’nda ibadet adı altında, Rumların Pontus özlemi giderilmiştir. İstiklal Savaşı’nda Ermenilerin silah deposu olarak kullandığı, kaçırılan Türklerin kurşunlanıp öldürüldüğü ve kadınlarımıza tecavüz edilen Van’ın Akdamar Adası’ndaki Surp Haç Ermeni Kilisesi’nde ayin düzenlendiği bir marifetmiş gibi anlatılıyor. Yetmedi İzmir’in Çeşme İlçesi Alaçatı Beldesi’ndeki Pazar Yeri Camii'nde ayin düzenlendiği itiraf ediliyor. Bütün bu yapılanlar devletin bütünlüğü ve milletin inancıyla dalga geçmek demektir. Milletimiz şunu çok iyi bilmelidir ki, yapılanlar milletin ve devletin dokusuyla oynamaktır. AB sürecinin ülkemizi götüreceği rıhtım, tarihin çöp sepetidir."