Alevi - Sünni Çatışmasını Başlatmak İstiyorlar

Alevi - Sünni Çatışmasını Başlatmak İstiyorlar

Alevi - Sünni Çatışmasını Başlatmak İstiyorlar

Rusya ve Çin’in, Esat’ın arkasında yer alması ABD’nin, İsrail’in ve yandaş ülkelerin bütün projelerini alt üst etti. Peki, ABD hedeflerinden vazgeçer mi? Vazgeçmeyecektir, ancak taktik değiştirecektir. Navigasyon cihazlarını bilirsiniz. Bir yol kapalıysa hemen diğer seçenek cihaz tarafından önünüze getirilir. Aynen bunun gibi batının düşünce kuruluşları zaten a, b, c planlarını hazırlamışlardır. O yüzden ıslandıkça değiştirecek yedek elbiseleri vardır onların. Elbise değiştirmeyi akıl edemeyen, aklıyla değil gönlüyle hareket eden sırılsıklam âşıklar hariç kalır bu taktiklerden. ABD ve İsrail hedeflerinden vazgeçmez. Çünkü Nil ve Fırat arasındaki toprakları ele geçirmeyi vazgeçilmez bir hedef olarak görmektedirler.

Erdoğan’ın ABD ziyaretinde Obama’nın yaptığı açıklama önemliydi. Obama, elinde sihirli değnek olmadığını açıklayarak farklı bir yoldan gideceklerini ifade etmiş oldu. Zaten önceden beri alt yapı çalışmaları yapılan Alevi - Sünni çatışmalarını başlatmak istiyorlar. Son günlerde hız kazanan mezhep çatışmaları tesadüfi değildir. Suriye’de muhalefetin  Alevilere dönük saldırıları arttırmıştır.  Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) Birleşik Komutanlığı Sözcüsü Abdulhamid Zekeriyya yaptığı açıklamada Alevilere yönelik saldırılardan “etnik temizlik” adıyla bahsetmektedir. Suriye’deki iç savaş birçok noktada bu kapsamda ilerlemektedir.

Meselenin bir diğer boyutu ülkemizi ilgilendirmektedir. Bilindiği gibi Türkiye'de azımsanmayacak bir alevi nüfus vardır. Söylemler ve icraatlar Alevileri huzursuz etmektedir. Nakşilerin önde gelenlerinden kabul edilen Cübbeli Ahmet'in “Suriye’li Müslüman askerlerle savaşan askerler şehit olur mu?” sorusuna verdiği cevap konunun bam telidir.

Şimdi dikkatlice okuyun.

“Tabi şehit olur. Bizim askerimiz meşru müdaafa ve oradaki mazlum insanları kurtarmak için müdahale ediyorlarsa, hayatını kaybederse şehit olur. Biz Saddam’a evliya mı dedik. Esad zalimdir. Burada zulüm yapılıyor. Zalimin zulümü durdurulmak için meşrudur. Zaten Şiiler hep Müslümanlarla savaşır. İran’ın desteği ortadadır Suriye’ye. Bizim hükümetimizde bunu iç işimiz diye sahipleniyor. Doğru yapıyorlar. İç işimizdir. Sahiplenilmesi lazımdır. Oradaki halk Türkiye’den medet beklemektedir. Türk ordusunun Suriye’ye girmesi caizdir.” https://www.facebook.com/video/video.php?v=236487393062017

Cübbeli sadece bir örnektir. Bunun gibi sözcüler, bilerek veya bilmeyerek mezhep çatışması planlayıcılarına destek veriyorlar. Ancak şu iyi bilinmeli ki, Müslümanın Müslümanı öldürmesi İslamiyet’te yoktur. Dinimizde yapılması gereken öncelikle kavgayı durdurmak haklıya hakkını haksıza haddini bildirmektir. Buna rağmen ateşe körükle gidenler ne sıfatta olursa olsun, gaflet, dalalet veya ihanet içindedirler. Unutulmaması gereken bir konu terörün her zaman bumerang tesiri yapabileceğidir. Terör, kontrolü mümkün olmayan bir organizasyondur. Bazen kendi sahibini de vurur. Gidilen yol çok tehlikelidir.

Ayrılıkların körüklendiği, Müslümanların birbirine ötekileştirildiği günümüzde, birlik için gecesini gündüzüne katan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş,  Suriye’deki olayların başlangıcında sürecin bir mezhep çatışmasına götürüleceğini büyük bir öngörüyle tespit etmiştir. Tespit etmekle kalmamış uluslararası Ehl-i Beyt sempozyumları ile kaleme aldığı Ehl-i Beyt külliyatı ile sünni ve alevilerin Ehl-i Beyt paydasında birleştiğini cümle âleme ilan etmiştir.

Bütün bu gelişen olaylar karşısında millet olarak biz de duruşumuzu netleştirmek zorundayız.

Müslümanı, Müslümana vurduranların mı yanında olacağız?

Yoksa kardeş kavgasını engelleyenlere mi destek vereceğiz?

Bu sorunun cevabı hem dünya hem de ahiretteki akıbetimizi yakinen ilgilendirmektedir.