Arz-ı Mev'ud: İşgal Hareketinin Perde Arkası

Arz-ı Mev'ud: İşgal Hareketinin Perde Arkası

Yahudilerin Arz-ı Mev'ud ideallerini hatırlayalım. Ne diyorlar?

Nil ve Fırat nehri arasını kendilerine vaat edilmiş kutsal topraklar kabul ediyorlar; ‘bu toprakları er geç alacağız’ diyorlar.
Yahudiler Arz-ı Mevud ideallerine üç basamakta ulaşmayı hedeflemektedir.

Birinci adım olarak, siyonu yani Kudüs’ü ele geçiriyorlar. ‘Süleyman mabedini’ yeniden hayata geçirme ideallerine adım adım yaklaşıyorlar.
İkinci adımları, Nil ve Fırat arasını ele geçirmek istiyorlar yani Ortadoğu’ya hâkim olmak istiyorlar.

Üçüncü adım ise, dünya hâkimiyetini ele geçirmek. Nitekim muharref Tevrat’a göre bütün yeryüzünü Yahudilere vaat edilmiş kabul ediyorlar.
Osmanlı döneminde Yahudiler, para karşılığı Abdülhamid'den Filistin topraklarını satın almak isterler. Abdülhamid'in verdiği cevap çok manidardır. "Ben bir karış dahi olsa toprak satmam, zira bu vatan bana değil, milletime aittir” der. İşte o gün bu gün Yahudiler her türlü yolu meşru görerek çalışmaktadır. Son yüzyılda ise, Yahudi devleti bu ideallerine ABD’yi kullanarak ulaşmaya çalışıyor. 

Arap Birliği, Büyük İsrail Projesinin Taşeronu Olarak Kullanılıyor

Osmanlının parçalanması Tanzimat'la birlikte sürat kazandı. Etnik ayrımcılık zirve yaptı. Hürriyet ve eşitlik adı altında azınlıklara imtiyazlar tanındı. Rumeli'yi etnik ayrımcılık yüzünden kaybettik, Osmanlı içindeki Araplar ‘Büyük Arap Birliği’ ideali ile kandırıldı. Araplar isyan çıkarttılar ve Osmanlı paramparça oldu.

Araplar birlik olamadılar. Cetvelle çizilmiş gibi, yönetimleri genelde batıya bağlı devletçikler oluştu. Bugün Arapların içinde olduğu ayrılığı Arap Birliği en güzel şekilde özetlemektedir. Bir taraftan Şii Arapların haklarını görmezden gelen Arap Birliği, Sünni - Şii ayrımcılığı yaparak bir mezhep kavgasını kaşımakta, diğer taraftan ABD'nin projelerinde aktör olmaktadır. Suriye'yi bombalayan, muhaliflere destek veren bir İsrail ve ABD söz konusudur. Arap ülkelerinde ezilen ve hakları gasp edilen bir Şii nüfus söz konusudur.

Bunları görmezden gelen Arap Birliği bakın ne ile meşgul.

Arap Birliği'nin Doha'daki zirvesinde, Suriye'ye ait koltuğu muhaliflere teslim ettiler. Suriye bağımsız bir devlettir. Dış güçler tarafından yönlendirilen ve desteklenen bir iç savaş yaşamaktadır. Arap Birliği Suriye'nin meşru hükümetini yok kabul ederek muhalif silahlı isyancıları muhatap kabul etmiştir. Bu yaklaşımla kendi meşruiyetini inkâr etmiştir. Bu karar anarşi ve teröre prim vermek demektir, ABD'ye ve Büyük İsrail idealine destek vermek demektir. Bu uygulama bütün Arap devletlerini bağlayacak ve olası bir ABD işgali meşru olarak kabul edilecektir. Netice olarak bu kararın altında imzası olan devletler de bir işgalin muhatabı haline gelecektir. Arap Birliğine bağlı ülkelerin coğrafi dağılımına baktığımızda bu ülkelerin Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da yer aldığı görülür.

Türkiye’ye, Hükümet Eliyle Giydirilen İdam Gömleğinin Arka Planı

Bir adım öncesinden başlayalım.

Erbakan’ın iktidarı 1 yıl bile değildi. Bu zaman zarfında tarihimizde İsrail’le en fazla anlaşmayı Sayın Erbakan yapmıştır. Üstelik bu anlaşmalar milletten habersiz gizli olarak yapılmıştır. Bazı başlıklar şunlardır.

A-Silahların Yenilenmesi
B-Donanım Satışı
C-Ortak füze Üretimi
D-Ortak askeri eğitim ve tatbikat
E-İstihbarat paylaşımı
F-Ticaret
G-Ulaşım anlaşması
H-Su

Erbakan’ın yetiştirdiği Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da İsrail hakkında aynı söylemlerine şahit oluyoruz. Sözde İsrail’e karşı olmasına rağmen, yapılmış anlaşmaların hükmü devam etmektedir.
Yetmedi, dünya kamuoyu önünde ‘one minute’ tiyatrosu oynayan Sayın Erdoğan, Arap ve Türk kamuoyunda puan kazanmış ancak elde ettiği bu imajı Arap ve Türk toplumunun aleyhine olacak şekilde ABD ve İsrail’in lehine kullanmıştır.

Bugün ülkemizde teröre çözüm adı altında devlet PKK ile pazarlık halindedir. Anayasa değişikliği ve federasyona geçiş gündemdedir. Bütün bu yapılanlar sözde Kürdistan adına yapılmakta esasta ise Büyük İsrail devletine giden yola taş döşenmektedir. Nasıl Osmanlı devletinin dağılmasıyla ortaya çıkan Arap devletlerine bir müddet müsaade edildi, neticede Arap baharı ile Arapları işgal süreci başlatıldıysa aynı bunun gibi Kürtlere de bir müddet zaman tanınacak neticede bu topraklar ellerinden alınacaktır. Arzu Mevud projesinin yol haritası budur.

Dikkat edilirse Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanı olan Sayın Erdoğan,  İsrail ile aynı cephede komşumuz olan Müslüman Suriye'ye karşı aktif mücadele etmektedir.
BOP kapsamında olan ülkemiz topraklarında da ABD’nin yönettiği işgal projesi hukuk kılıfı içerisinde adım adım hedefine doğru yol almaktadır.

Büyük Karede Görülen İşgalin Resmidir

ABD'nin Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi’nin (BOP) coğrafi alanı ile Arap Devletleri ve Türkiye haritasının örtüştüğü görülmektedir.
Arap baharı ve ülkemizde AKP hükümetinin teröre çözüm adı altında devleti terör örgütü ile masaya oturtması, BOP projesinin uygulanmasıdır.

İşin acı tarafı, Müslüman halklar, sözde Siyonizm'e karşı olmasına rağmen, bizzat onların değirmenine su taşıyorlar. Hadisi şerifte beyan edilen “Öyle ki, mescitler binerli binerli cemaatler halinde dolup taşacak ve fakat içlerinden bir tek mümin çıkmayacaktır” günlerini mi yaşıyoruz acaba?
Deccalin avanesi, bütün şiddetiyle İslam coğrafyasında. Mehdinin askerleri ise ona karşı mücadele halinde
.  
Şu iyi biline, muzaffer olan Mehdi ve onun mücadelesi olacaktır.

Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi