Atatürk’ü tanımaya ne kadar da muhtacız

Atatürk’ü tanımaya ne kadar da muhtacız

Atatürk konusu ülkemizde üzerinde en fazla spekülasyon yapılan konulardan bir tanesidir.

Yaşadığı dönem içerisinde, Osmanlının yıkılmış harabesi üzerinde bir devlet inşa eden bir insan hakkında, bu kadar farklı düşüncelerin ortalıkta dolaşması ne anlama gelmektedir?

Bu farklı düşünceler adeta teşvik edilircesine, meselenin doğrusu ve eğrisi maalesef yetkili kişi ve kurumlar tarafından ortaya konmamıştır. Artık öyle bir noktaya gelinmiştir ki, insanlar kendi projelerini Atatürk üzerinden ifade eder hale gelmişlerdir.

Bu olsa olsa bir hesaplaşmadır.

Ülkemizin taşlarının yerinden oynadığı bir dönemden geçiyoruz. Karanlık bir döneme giren ülkemizdeki temeller yerinden sökülmeye çalışılıyor.

Osmanlı kısa süre içerisinde darmadağın olmuştur. Balkanlar boşaltılmıştır, birinci dünya savaşının da etkisiyle 3 kıtada varlığı olan devlet, Anadolu’ya sıkışmış durumdadır. Anadolu bile bize çok görülmektedir. İşgal güçleri Anadolu’yu da il il paylaşmaktadır. İşte böyle bir zaman diliminde Mustafa Kemal Atatürk, askeri ve siyasi dehası ile Türk milletini esir olmaktan kurtarmış; bir devlet çatışı altında toplamıştır.

Elbette bu durumdan haz etmeyenler olmuştur. Bu kişiler hesaplarından da vazgeçecek değildir.

Adeta dün yaşananları bugün de yaşıyoruz.

Topraklarımız üzerinde yapılan hesaplar dün de vardı bugün de vardır.

Arzu Mev’ud daha öncelerin de konusudur ve projeler bugünü de ilgilendirmektedir.

Özellikle Tanzimat’tan itibaren emperyalist güçler, ülke üzerindeki yıkıcı etkilerini arttırmışlardır.

Tarihin cilvesi, Türk milleti dün yaşadıklarını bugün yeniden yaşamaya başlamıştır.

Topraklarımız üzerinde emelleri olanlar yeni bir işgal dalgası başlatmışlardır.

Millet fertlerinin nefsi nefsi dedikleri, toplumsal ruhun kaybolduğu bir dönemdeyiz.

Kurumlar misyonlarını unutmuşçasına davranmaktadır.

İşte böyle bir dönemde tarihi hafızaya ihtiyaç vardır.

Milletin, temellerinden güç almaya ihtiyacı vardır.

Uzun zamandan beri BTP genel başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Bey Atatürk konusunu gündem etmektedir. Atatürk demek vatan demek, millet demek, devlet demek vurgusu yapan Haydar hoca, devlet olarak ve millet olarak ayakta kalmak için, Atatürk’ü anlamak ve onun yolunu yaşatmanın önemini izah etmektedir.

Şimdi de Mustafa Kemal Atatürk sempozyumunu tertipleyen Haydar hoca, Atatürk’ün milletin kendisi olduğunu, ayrılık değil, birliğin hamurkârı olduğunu ortaya koymaktadır. Kadrosu ile birçok bilinmeyeni gün ışığına çıkardılar. Salonun coşkusu, İcmal gençliğinin heyecanı görülmeye değerdi.

Görülen o ki, millet olarak tarihi perspektifimizi kazandıkça, hafızasına yeniden kavuşmanın huzurunu yaşayacağız, gücümüze yeniden kavuşacağız.