Beyaz Türk ha!

Beyaz Türk ha!

Gün geçmesin ki yeni bir zam haberi olmasın. Ardı arkası kesilmeyen bir zam süreci yaşıyoruz. Paramızın satın alma gücünün sürekli azalması fiyatları da doğrudan etkiliyor. Gelen zamlar sıradan fiyat artışları da değil. Yenilir yutulur olmayan bir tablo ile karşı karşıyayız.

İlginç bir tabloyu anlatayım. 

Bir arkadaşımdan dinledim. Bir vesile ile yeni tanıştığı eğitimci ve çeşitli mesleklere mensup kişilerle sohbet eder. Her biri ayın sonunu getiremediklerinden şikâyetçidir. Faturalardan yakınırlar, hayat pahalılığı altında ezilmişlerdir. Çoluk çocuklarına karşı mahcup olduklarını söylerler. Bir ağlamadıkları kalır. Arkadaşım çok üzülür ve sabredin anketlere göre hükümetin fazla bir ömrü kalmadı der. Bu sözün üzerine ortalık buz keser.

Bakın ne derler:

Sen namaz kılan bir cumhurbaşkanı olmasından mı rahatsızsın?

Baş örtülü ‘first lady’ mi seni rahatsız etti. Süratlerini alamamış olacaklar ki, zaten siz akademisyenler genelde ‘Beyaz Türk’sünüz demezler mi?

Bu yaşanan tabloda hem cehalet var hem de gaflet var. Neden mi?

Bir kere herkesin dini kendine. Kıldığı veya kılmadığı namazdan, taktığı veya takmadığı başörtüsünden herkes kendisi mesuldür. Konumuz ülkenin yönetimidir. Bir benzetme yapalım. 

Seyahat için bindiğiniz otobüsün şoförü namaz kılan ve eşi başörtülü bir kişidir. Ancak araba sürekli yalpalanıyor, irili ufaklı kazalar yapıyor. Siz burada canınızı taşıyan araca ehil bir sürücü mü ararsınız, yoksa olsun canım atın ölümü de arpadan mı olsun dersiniz.

Hele hele bu şoför yolcuların algısını yönetme adına yolculara sürekli avcı hikayeleri anlatıyorsa…

Bakın sayın cumhurbaşkanın ve eşinin kişisel yaşantıları kendilerini ilgilendirir. Herkesin dini kendinedir. 

Bir kere hükümetin icraatlarına bakıldığı zaman hem nalına hem mıhına vurduğu görülecektir. AKP, teslimiyetçi bir politika izlemektedir. İlk günden beri uyguladıkları politikalar ile dini ve milli birliğimize zarar vermiştir. Bakın icraatlarından bazılarını dile getirelim.

AKP hükümeti, domuz etini satılabilir kasaplık et statüsüne alarak satışını serbest bırakmıştır.

Din dersi kitaplarından Kelime-i Tevhid’in ikinci kısmı olan ‘Muhammedün Resulullah’ çıkarıldı.

Nüfus cüzdanlarından ‘Dini İslam’ ibaresi kaldırıldı.

AB istiyor gerekçesiyle AKP döneminde zina suç olmaktan çıkarıldı.

Askerimizin başına çuval geçirildiğinde nota verilsin dendiğinde, o günün başbakanı Erdoğan ne notası veriyorsun bu müzik notası mı demiştir. 

Rahip Brunson’ın tutukluluğuna tepki olarak ABD’nin yaptırım kararları karşısında rahip serbest bırakılmıştır.

Trump, Erdoğan’a yazdığı mektup ile Erdoğan üzerinden devletimizin itibarıyla oynamış ve “senin bazı sorunlarını çözmek için çok çalıştım” diye yazmıştır.

Sırf AB istiyor diye kanunlaştırdıkları birçok fecaati birlikte yaşadık.

İktidarlarının ilk yıllarında uygulanmaya başlayan AB’ye uyum yasaları ile devletin ve milletin kimyası ile oynadılar. 

Petrol Kanunu ile devletin katkı payı %2’lere kadar düşürüldü.

AB’nin belirlediği Türkiye’de 36 etnik kimlik vardır tespiti kabul görmüş; ana dilde yayın ve ana dilde eğitim yasası çıkarılmıştır.

Yine AB istiyor gerekçesi ile tarımda kota uygulaması getirilmiş; hayvancılık ithal et girişi nedeniyle bitirilmiştir.

Mültecilerin Avrupa’ya geçişini engellemek için ülkemizi tampon haline getirmişlerdir.

Bu örnekleri arttırmak mümkündür. 

Şimdi herkesin gözü önünde cereyan eden icraatları ve sonuçlarını sorgulayanlar ne zamandan beri Beyaz Türk oldu? Sıkıştıkları her zaman ağızlarından çıkanı kulağı duymayanlar yarın şayet ülke gemisine bir zarar geldiğinde acaba ne yapacaklar, hep birlikte izleyeceğiz?