Coğrafyamızda yanan ateşin panzehiri Gadir-i Hum atmosferidir

Coğrafyamızda yanan ateşin panzehiri Gadir-i Hum atmosferidir

Gadir-i Humun (18 Zilhicce) yıldönümü kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Ali el-Mûrtezâ efendimizin, Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa tarafından velâyetin şahı ve kendi halifesi olarak ilan edildiği gündür.
Bugün Şiî Müslümanlar tarafından Kurban Bayramı ve Ramazan Bayramı'na ilâveten Hicrî takvime göre Zilhicce Ayı'nın On Sekizinci günü üçüncü bir bayram olarak kutlanmaktadır.
Bu bayram bugüne kadar sadece Şia tarafından kutlanmıştır. Sünni dünya bırakın kutlama yapmayı, bu bayramdan haberi bile olmamıştır.
Oysa Hz. Ali kimlerin velisi ve halifesi olarak peygamberimiz tarafından ilan ediliyor? “Lâ ilâhe illallah Muhammeden Resûlullah” diyen herkes için.
Gadir-i Hum günü bir bayram günü çünkü peygamberimizin rıhletinden sonra ahiret ve dünya boyutuyla Müslümanlar kendi başlarına kalmasın diye bizzat efendimiz tarafından Hz. Alinin ilan edildiği gündür.
Maalesef uygulama böyle olmadı. Hz. Ali’nin ve Ehli beytin kıymeti ümmetin bütünü tarafından anlaşılamadı.
İslam dünyasını kuşatan fitneler, maalesef Müslümanları bölük pörçük etmiştir. Deccaller hakkı batıl batılı hak göstermiştir.

Gadir-i Hum hadisinin önemini anlamak için bugün yaşadıklarımıza bir bakalım. Bütün İslam alemi yangın yerine dönmüş durumda. Müslüman müslümanı öldürüyor. Bombayı atan da Allahu Ekber diyor bombanın tesiri altında canını veren de Allahu Ekber diyor. İşte yaşanan bu karmaşanın sebebi tevhidin merkezi olan Ehl-i beytten uzak olmaktan kaynaklanmaktadır.

Geçmişten günümüze, sorun derin olarak devam ediyor. Bakın bir örnek verelim.
Yavuz Sultan Selim ilk önce alevilerin katli için fetva çıkarttı. Bir taraftan alevi katliamını sünnilik hukukuna göre yasal hale getirdi. Ardında Çaldıran savaşına giderken Anadolu’da önceden tespit edilen yediden yetmişe 40 bin alevi katledildi. Aradan tam 500 yıl geçmiştir.
Bu kıyım dün vardı, bugün de var.

Hz. Alinin hilafeti döneminde Suriye valisi olan Muaviye, Hz. Alinin hilafetine karşı isyan eder. Bütün ikazlara rağmen isyana devam eder. Bunun üzerine ordular Sıffın'da karşı karşıya gelirler. Muaviye'nin askerleri tam bozguna uğrayacakken, Muaviye, askerlerine mızraklarının ucuna Kur’an sayfalarını takmalarını emreder. Bunun üzerine ikazlara rağmen Hz. Ali taraftarları savaşmayı bırakırlar. Muaviye savaşta yenemediği muhatabını dini istismar ederek durdurur.
İşte o gün bugün İslam âleminde yapılan budur. Yezidin babası Muaviye gibi, mızrağın ucuna Kuran sayfası takma taktiği ile Müslüman kitleler istismar edilmekte hak adına batıla yönlendirilmektedir.
Müslümanı Müslümana kırdıran cübbeler, sakallar, Osmanlı fesleri her biri bu istismar siyasetinin unsurlarıdır.

Hz. Ali Efendimiz, Nehc’ul Belağa’da, 147. hutbesinde “Doğru yolda yürümeyen ve hakkı çiğneyen insanı fark edip tanıyamadığınız sürece doğru yolu ve hakkı bilip tanımanız mümkün olmayacaktır.” buyurmaktadır.
Bakın dünyada bir ilki idrak ediyoruz. İlk defa Prof. Dr. Haydar Baş hocamız tarafından Gadir-i Hum Sünni dünyanın gündemine getirilmiştir. Bu İslam dünyası için tarihe not düşülecek bir gelişmedir.
Gadir-i Hum bayramının bütün İslam ümmeti için bir bayram olduğunu deklare eden sayın Prof. Dr. Haydar Baş Bey ayrılıklara, ötekileştirmelere dur diyor, bunun mücadelesini veriyor.
Sayın Prof. Dr. Haydar Baş hocamız doğru yolu bildirip Müslümanları ayrılıktan, çatışmalardan kurtarmaya çalışıyor, hakkı gösteriyor.
Müjdeler olsun, tekrar hepinizin bayramını kutluyorum.