Çözüm Süreci mi Çözülme Süreci mi?

Çözüm Süreci mi Çözülme Süreci mi?

Gündemdeki ‘çözüm’ denen ‘çözülme’ sürecine bakalım. Bu süreci yönlendiren Apo'dur.
AKP hükümeti her yaptığı işte olduğu gibi bu süreçte de gelişmeleri halktan gizlemektedir. Halkın istekleri doğrultusunda hareket etmekten ziyade kendi isteklerini halka kabul ettirmenin, hazmettirmenin mücadelesini vermektedir. Bütün bu gelişmelerden AKP’li vekillerin de bakanların da seçmenlerinin de hoşnut olması mümkün değildir. Onlara, dünyanın geçici faydalarından kurtularak bir nefis muhasebesi yapmalarını öneririm.

BARIŞI SAVUNANA BAK !

Sözce barış adına kendisine emanet edilen vatan topraklarını öz malından da öte kullanan hükümet öyle icraatlar yapıyor ki, vahşi batıyı aratmayacak sonuçlar ortaya çıkıyor.
Bakın komşumuz Esat ne diyor. Suriye'de yaşanan iç savaşı nasıl anlatıyor. Yaşadıkları mağduriyetlerin altını çiziyor, gerekirse ölümü göze aldım diyor ve ne diyor biliyor musunuz?

"Türkiye’nin etkisi hepsinden fazla. ABD, Rusya, Çin ve diğer tüm ülkelerin toplam etkisi, Türkiye’den daha az. Ülkemdeki durumu en çok Türkiye etkiliyor. Çünkü en fazla silah ve terörist Türkiye’den giriyor"

Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. İçerde güya barış elçisi kesilen Sayın Erdoğan, söz konusu ABD menfaatleri olunca Suriye’nin iç işlerine müdahaleyi kendinde hak olarak görüyor.
Özellikle basın yayının etkisiyle ülke üzerinde yoğun bir narkoz bulutu oluşmuştur. Milletimiz derinliğini ve basiretini kaybetmiş durumdadır.  

KONUŞTURANA BAK !

Başbakan Erdoğan, her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına aldığını, din milliyetçiliğine karşı olduğunu ifade ediyor.
Bunlardan da bu beklenir. Neden mi diyeceksiniz?
Avrupa Birliği istedi diye, Cuma hutbelerinden Allah indinde tek din İslam’dır ayetini kaldıranlar bunlar değil mi? Gayrimüslimler rahatsız olmasınlar diye Allah’ın ayetine kota koyanlar, Apo rahatsız olmasın diye Türk milliyetçiliğine niçin kota koymasınlar ki. Zaten 11 yıldan beri yaptıkları bundan başka bir şey değil ki.
 
HIRSIZIN SERMAYESİ KAÇMAKTIR

İstiklal Marşı'nın kabulünün henüz 92. Yıldönümünü idrak ettiğimiz şu günlerde ülkemizde tam bir bağ bozumu yaşanıyor. Maalesef istiklalimiz tehlike altında bulunuyor. Hükümet çözüm süreci adı altında devlet ve milletimize çözülme sürecini reva görüyor. Fakat henüz son sözler söylenmiş değil. Hırsızın psikolojisini hepimiz biliriz. Bütün kıymetli eşyaları toplayabilir, sırtına da almış olabilir. Fakat ev sahibinin bir çığlığı karşısında kaçacak delikten başka sermayesi de yoktur hırsızın.

Op. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi