Daha ne zamana kadar direnebilirsiniz ki!

Daha ne zamana kadar direnebilirsiniz ki!

AKP hükümeti iktidara geldiği ilk günden itibaren AB’ye üyelik adına ne istedilerse yaptı.

Komiserler geldi gitti, müfettişler denetledi talimat üstüne talimat verdiler. Ev ödevi verdiler, hükümet de oturdu, ödevleri yapmanın gayretinde oldu.

Bu süreçte devletin kurumlarından “Türkiye Cumhuriyeti” ibaresi bile kaldırıldı. Sonuç yine değişmedi koca bir fiyasko ile yine başlanılan yerde, yine bekleme kulübesinde olundu.

İşte bu süreçte bir tek Prof. Dr. Haydar Baş hocamız 1980’li yıllardan beri hayır bizi almazlar dedi. Biz farklı dünyaların insanlarıyız, dedi. Siyasi olarak AB’ye üyeliğin devlet ve millet olarak menfaatimize olmayacağını ifade etti.

Seçmen bugüne kadar AB’ye evet diyen siyasetin destekçisi oldu. Yaşanan bu kadar tecrübeden sonra Türk halkı, artık AB ye sırt dönmeye başladı. Adeta titremeye ve kendine dönmeye başladı. Ancak bu yetmez, seçmen siyasi tercihini de gözden geçirmelidir. Bugüne kadar onu yanıltan siyasete de sırtını dönmelidir.

Gadir-i Hum İslam âlemi için önemli bir bayram günü. Bazı İslam ülkeleri resmi olarak bu günü bayram olarak kutluyorlar. Heyhat ki, biz bu kutsal günü Haydar hocadan öğreninceye kadar duymamıştık bile. Üstelik toplumsal barışı temin edecek bu günlerden mahrum kalmıştık. Bugün İmam Ali efendimizin, bizzat Peygamber efendimiz tarafından ilahi emir ile halife ve imam tayin edildiği gündür.

İslam âleminin yeniden bir ve beraber olmasını istiyorsak Gadir-i hum'un manası etrafında buluşmamız ve bayram yapmamız gerekiyor. İşte bu anlamda Ehl-i Beyt efendilerimizi anlamak ve yollarında yaşamak şart. Bu konuda sayın Haydar Baş hocamızın kaleme almış olduğu Ehl-i Beyt külliyatı bir kurtuluş reçetesidir.

Haydar hoca çağ açıp çağ kapatacak çapta işler yapmaya devam ediyor. Bunlardan bir tanesi de kaleme aldığı “Milli Ekonomi Modeli”. Başta Rusya olmak üzere BRICS devletleri haydar hocanın modelini uyguluyor. En son Rusya ve İran kendi arasında, milli paralarıyla ticaret yapmak ve bunu gerçekleştirmek için banka kurma kararı bile aldılar.

Bizim ülkemiz maalesef şimdilik kaydıyla bu gelişmelere duyarsız. Ancak kapalı kapılar ardında, çok da yakından takip ediyorlar. Bu durum ancak kişisel menfaatlerin her şeyin üstünde tutulmasından kaynaklanmaktadır.

Bakın bir garabet haberine: Yiğit Bulut kaleme aldığı makalesinde yeni bir ekonomi modeli arayışından dem vuruyor. Geçtiğimiz günlerde Milli Ekonomi Modelini, Erdoğan’a aitmiş gibi göstermeye kalkmıştı. Ancak MEM gerek isim gerekse içerik olarak tescil edildiği için iddialarından vazgeçmişlerdi.

Şimdi ise nasıl olsa bize itiraz eden yok, güç bizdedir sanrısı ile yeni bir ekonomi modelinden bahsetmeye başladılar. "Üretim vizyon odaklı model" dedikleri yaklaşım, adından da anlaşılacağı gibi ‘üretim’ temelli. Bir kere hemen şunu ifade etmek gerekir. Serbest piyasa ekonomileri üretim temellidir ve iflas etmiştir. Piyasalarda neyi arıyorsunuz da bulamıyorsunuz. Sorun üretimde değil, tüketicinin tüketme gücünün olmamasındadır.

Sayın Bulut'un bahsettiği zorlama bir yaklaşım. Prof. Dr. Haydar Baş beye ait olan Milli Ekonomi Modeli tüketim eksenli bir model olup, tüketime paralel üretim artışı ve buna bağlı olarak istihdam artışı söz konusudur.

Hiç boşuna uğraşmayın. Haydar hocayı gizleyemezsiniz; ancak Haydar hocadan mahrum kalırsınız. Son söz: daha ne zamana kadar direnebilirsiniz ki!