Davutoğlu’nun oy tercihini mi merak ediyorsunuz?

Davutoğlu’nun oy tercihini mi merak ediyorsunuz?

Genel Kuruldaki Yüce Divan oylaması beklendiği gibi sonuçlandı. AKP'li 4 eski bakan Yüce Divana gönderilmedi.  Meclis Soruşturma Komisyonunda sinyallerini aldığımız eğilimler güçlenerek karşımıza tekrar çıkmış oldu. AKP elindeki iktidar gücü ile istediği şekilde hareket ediyor. Ne kanun, ne devlet geleneği ne de hak anlayışı önlerinde bir engel değil. Dediğim dedik, çaldığım düdük kabilinden hareket ediyorlar.

Davutoğlu, Yüce Divan konusunda eski bakanların şayet temizlerse Yüce Divana gitsinler, kirli iseler cezalarını çeksinler diye düşünüyordu. Hatta bunu seslendirdi ve çok da iddialı konuştu. Davutoğlu'nun bu duruşunda mutlaka eşi Sare hanımın da katkısı vardı. Sare hanımı tanırım, olgun kişilikli ve doğrunun yanında olan bir hanımefendidir. Ancak "Yolsuzluk yapan babamın oğlu olsa kolunu keserim" diyen Davutoğlu sözünün arkasında bir başbakan olarak duramadı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tapelerde de görüldüğü gibi bu sürecin içinde yer almıştır. Erdoğan, Yüce Divana gidilmesini istememiştir. Nitekim yolsuzluğu kamuoyu vicdanında bilinen, eski bakanlardan Bayraktar ilk konuşmasında, yapılanları Erdoğan’ın talimatı ile yaptığını ifade etmişti.

Son günlerde iyice ayyuka çıkan Erdoğan - Davutoğlu ikilisi arasında yaşanan sorunun temelindeki konulardan bir tanesi de bu yolsuzluk davasıdır.

Burada bazı temel tespitleri yapmak gerekir.

1. Genel Kurulda yapılan oylamada AKP fire vermiştir. Bu artık Erdoğan’ın parti içindeki gücünün azaldığını ve parti içi çatışmanın su üstüne çıktığını göstermektedir.

2. Erdoğan başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu toplantısında Davutoğlu’nun son derece moralsiz duruşu, yakın gelecekte parti içinde esecek sert rüzgârların işaretidir.

3. Davutoğlu, eline geçen tarihi fırsatı değerlendirememiştir. Dürüst ve gözü kara bir başbakan olmaktansa, emanetçi bir başbakan olmayı tercih etmiştir. Söylemleri ile uygulamasının zıd olması siyasi kariyerini ciddi anlamda sarsmıştır.

4. Erdoğan, artık atak değil savunmada konumlanmıştır. Artık her geçen gün gücünün gittikçe tükendiğine şahit olacağız.

5. Ekonominin gün geçtikçe kan kaybetmesi, AKP’nin kamuoyu desteğinin her geçen gün daha da azalmasına sebep olacaktır. Bu da içlerindeki çözülme sürecini hızlandıracaktır.

6. Komisyonda olsun, Genel Kurulda olsun, eski bakanların Yüce Divana gönderilmemesi, bunların aklanmaları anlamına gelmez.  Bu konu gündemde kalmaya devam edecektir.

7. Bu arada yandaş medyanın süreci örtbas etmek için attığı taklalar, basın yayının içinde bulunduğu acı durumu ortaya koymaktadır.

8. Son tahlilde, -hak mı gücün önündedir yoksa güç mü hakkın önündedir sorusuna- AKP’ye göre   gücün hakkın önünde olduğunu görmüş olduk.

9. Yapılan vicdan oylamaları ile AKP’ye göre adalet ve kalkınmanın kartondan bir yapı olduğu da gözler önüne serilmiş oldu.

10. Netice, Hz. Ali efendimizin sözü olan “Haksızlık karşısında susan, hakkı ile birlikte şerefini de kaybeder.”