Deprem ve Seçim

Deprem ve Seçim

Depremin ardından millet olarak hemen bir araya geldik, asrın felaketinin yaralarını sarmanın mücadelesini verdik, veriyoruz. Bunu yaparken toplumun her kesimi, bir diğerini ötekileştirmeden insani görevini yerine getirmeye devam ediyor. 

Bu hal millet olarak bizim çok güzel bir hasletimiz. Fakat millet olarak eksik olan bir özelliğimiz var o da hesap sormamak. 

Deprem ilk defa mı meydana geldi veya son defa mı bir deprem yaşadık. Daha dün denecek kadar yakın geçmişte, 1999 yılında Gölcük merkezli Marmara depremi meydana geldi. Şu kadar insan kaybettik bu kadar maddi manevi zararımız oldu, fakat bu deprem ondan çok daha fazla zayiata yol açtı. Deprem aynı deprem olmasına rağmen tedbirler alınmadığı için kayıplar daha fazla olarak karşımıza çıktı. Millet olarak bu sorunları çözmeyen, bu sorunları öteleyen, bu sorunları görmezden gelenlere hesap sormak lazım diye düşünmüyoruz. Aksi halde yarın gene deprem olacak, bizim ülkemiz deprem kuşağı üzerinde yer alıyor sadece bilinen fay hatları değil, her geçen gün yeni yeni fay hatları ekleniyor. 

Deprem sonrası konteynırlar kuruluyor, ev temelleri atılıyor bunlar güzel şeyler ama niçin bu kadar can kaybediliyor ve niçin bu şekilde apar topar toparlanma ihtiyacı duyuyoruz.

Biz çok kadim bir devletiz, çok kadim bir milletiz yeni kurulmuş bir devlet değiliz ki depremle yeni tanışmış afetlerle yeni tanışmış bir yapımız olsun…

Yunanistan’da bir tren kazası oldu, tren kazasında insanlar hayatlarını kaybettiler. Ulaştırma Bakanı derhal istifa etti ama milletin kızgınlığı geçmedi, hükümeti protesto ettiler. Demokratik tepkilerini ortaya koydular. Bu tepki bir hak olmanın yanında bir sorumluluktur. Bu tepki ile gelecek nesiller ve devletin geleceği de teminat altına alınır. 

Seçime sayılı günler kaldı. İnsanımız destekleyeceği partiyi bir takım tutar gibi seçmemeli. 

Yaşadığımız felakette gördük. Depreme karşı tedbir almayan sadece bir parti değil, iktidar olmuş bütün partilerin burada sorumluluğu vardır. Burada sorumlu olan bir partiden ziyade bir zihniyettir. 

İktidarının 22. yılını yaşayan AKP’nin yönettiği ülkemizde seçime sayılı günler kala karnesine bakalım mı?

Ekonomik olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından açıklanan ödemeler dengesi verilerine göre, Ocak 2023'te cari işlemler hesabı 9 milyar 849 milyon dolar açık verdi. Yani kambur üstüne kambur. Hükümet tarihinin rekorunu kırdı ve ekonomide sınıfta kaldı.

Peki sosyal politikalarda durum nasıl?

Cumhurbaşkanı Erdoğan Hatay Samandağ'da, Afet Koordinasyon Merkezi'nde yaptığı konuşmada, "Türkiye 6 Şubat depremlerinin sınamasından alnının akıyla çıkmıştır" dedi.

Akıllara zarar bir yaklaşım. Anlatmak istediğimiz tam da bu zihniyettir.

6 şubattan önce fay hatlarına inşaat yapımı mı yasaklandı?

İmar durumu deprem mi dikkate alınarak tedbir alındı?

Şehirlerin yıkılması, hayatların kaybolması mı engellendi?

Depremden sonra ani bir koordinasyonla canlarımız enkazlardan mı kurtarıldı?

İnsanımız kurtarılamadı, cesetler mi çıkartılıp ailelerine teslim edildi?

Bütün bunların kıymeti yokmuş gibi hala nutuk atabiliyorlar.

Pes doğrusu…

Bu seçim bir milat olmalıdır. 

Üçüncü dünya ülkesi zihniyetinin değişmesi için bir fırsat olmalıdır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu devletin kodlarına yeniden dönülmelidir.