Din ve milliyet hiçbir partinin tekelinde olamaz

Din ve milliyet hiçbir partinin tekelinde olamaz

1. tur seçim sonuçları açıklandıktan sonra CHP'de ciddi bir moral bozukluğu yaşandı. Millet İttifakı'nın paydaşlarının risk almaksızın ve hatta neredeyse hiç oy almadan 38 milletvekili kazanmış olması da seçmen tabanında rahatsızlık oluşturdu. CHP cumhurbaşkanlığı seçimlerinde neden başarılı olamadığını ve meclis çoğunluğunu elde edemediğini analiz etmelidir.

Hemen belirtmek gerekir ki, CHP’nin adı "halk" olmasına rağmen, halkın değerlerinden kopuk bir imaj sergiliyor. Sayın Kılıçdaroğlu'nun seccadeye basması bir gafletin sonucu olabilir, ancak daha önemlisi fikri yanlışlar yapılmaktadır. CHP'lilerin bazı söylemleri son derece gerçek dışıdır. Örneğin, Erdoğan ittifakının şer'i devlete doğru gittiği gibi iddialar gerçekleri yansıtmamaktadır ve aynı zamanda halktan kopmanın bir sonucudur. 

Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle, din ve milliyet hiçbir partinin tekelinde olamaz. Bütün partiler bu değerlere sahip çıkmalıdır. Milletin öz değerlerine bütün partiler sahip çıkmadığı takdirde, istismarın kapısı açılacaktır. Nitekim yaşadığımız tablo tam da budur. Bazı partilerin din kurumunu, bazı partilerin milli değerleri tekellerine almaya çalışması toplumda kamplaşmalara, istismara yol açacaktır. Ortaya çıkan tablo bulanık su görüntüsüdür. Bulanık su da ise yapılacak olan balık avlamaktır. Bu seçim vesilesi ile bu gri tablodan çıkılmalıdır. 

Neden şeffaf bir ortama ihtiyacımız var. Çünkü yaşadığımız çağ ve koşullar gereği, iç politika ve dış politika ayrı değil, bir bütünün parçaları hükmündedir. Emperyal güçlerin ülkemiz üzerindeki emelleri ve müdahalesi bütün vatandaşlarımızı olumsuz etkileyecektir. Türk milleti olarak bir bilek bir yürek olmak zorundayız. Bu hiç unutulmamalıdır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurmuş olduğu devlet ve sistem içerisinde herkes kendi inancını rahatlıkla yaşayabilmektedir. Komşu devletlere baktığımız zaman avantajlarımız hemen görülecektir. İslam inancında herkesin dini kendinedir. Hükümetin dinle özdeşmiş gibi görünmeye çalışması algıdan başka bir şey değildir. Oysa hükümet icraatları ile zinayı suç olmaktan çıkarmış, domuz etini kasaplık et statüsüne almış ve İslam' hanesini nüfus cüzdanlarından çıkartmıştır. Cumhur ittifakının dini bir yapılanmaya gideceği söylemi, halkı bu ittifakın kucağına itmek anlamına gelecektir. Hükümetin ifade ettiği siyasal İslam’dır, yani ikballerine ulaşma yolunun adıdır. Oysa asıl önemli olan kulluktur, İslam'ın özüdür. İslam kullukta samimiyet ister, bir diğerini kendi nefsine tercih etmeyi, nefsi kötülüklerden arındırmayı ister.

AKP'nin paydaşlarının dini literatürü kullanması kimseyi aldatmamalıdır. Söz konusu şer'i devlet iddiası asılsızdır. Bu iddia cumhur ittifakına güç kazandırır. Tekrar vurguluyorum, milliyet ve din hiçbir partinin tekelinde değildir, herkes buna sahip çıkmalıdır.

Özetle, hükümetin oluşturduğu algıya karşı verilecek mücadele, milletin değerlerine sahip çıkarak gerçekleşir. Türk siyaseti söyleme dayalı duruşlardan bıkmış durumdadır. Gerçekten özü ve sözü bir olan, davası millet olan bir harekete ihtiyaç vardır. Aksi takdirde, muhalefetin seçimi kazanma imkânı ve ihtimali yoktur.