Diyanet İşleri Başkanına Bir Teşekkür

Yurdumuzda okunan ezanın kıymetini anlamak istiyorsanız yurt dışına çıkmanız gerekir. Hele İslam olmayan bir beldeye gittiyseniz, ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılır. ünlü şairimiz Yahya Kemal'in “Ezansız Semtler” yazısındaki ifadeleri çok anlamlıdır. “Kendi kendime diyorum ki: Şişli, Kadıköy, Moda gibi semtlerde doğan, büyüyen, oynayan Türk çocukları milliyetlerinden tam bir derecede nasip alabiliyorlar mı?

Biz ki minareler ve ağaçlar arasında ezan seslerini işiterek büyüdük. O mübarek muhitden çok sonra ayrıldık, biz böyle bir sabah namazında anne millete tekrar dönebiliriz. Fakat minaresiz ve ezansız semtlerde doğan, frenk terbiyesiyle yetişen Türk çocukları dönecekleri yeri hatırlayamayacaklar!”

Ezanın bizim için milli olarak da önemi vardır. İstiklal marşımızda
"Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli"
mısralarıyla ezan sesi ve bağımsızlık eşdeğer kabul edilmiştir. Ezan bağımsızlığımızın teminatı, bağımsızlık da ezanın yurdumuzun üzerinde gök kubbeyi inletmesinin teminatıdır.
Ne olduysa son 12-15 yıldan beri merkezi ezan okunmaya başlandı. Şehrin bütününde tek ezan okunuyordu.
Neticede bakın neler oldu…
Nasıl olsa ezan merkezi okunuyor diye bazı camilere müezzinler bile uğramaz oldular.
Ezan okuyanların sayısı azalınca yetenekli müezzinler yetişmez oldu.

Bazen ciddi boyutta yanlışlar yaşandı. Ramazan ayında müezzin efendinin saatinin yanlış göstermesi sonucunda, vaktinden önce okunan ezan sayesinde, neredeyse bütün şehir sakinleri Ramazan orucunu vaktinden önce açmıştı. Milletin Ramazan ayı orucundan mahrum olmasının vebali elbette merkezi ezan okunma kararı alanların da üzerine olacaktır.
Ezan vakitlerinde yediveren gülleri gibi açan ezanlardan mahrum kaldık.

Sorunlar bununla da sınırlı değil. Ezan bittikten sonra tiz bir “gong sesi” de ezana ekleniverdi. O zaman ki Kilis İl Müftülüğünü aramış fakat tatminkâr bir cevap alamamıştım. Bir taraftan ezan sesleri kısılıyor, koca şehirde bir kişi tek ezan okuyor ve ezanın sonrasında metalik bir ses geliyor. Bu durum ciddi ciddi moralimizi bozuyordu.

Gelelim bugünlere.
2010'un sonunda Diyanet İşleri Başkanlığına getirilen sayın Prof. Dr. Mehmet GöRMEZ'in çalışmaları milletimiz tarafından takdirle karşılanmaktadır. 2011 Haccında Diyanet işleri başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in yapmış olduğu Arafat'taki Vakfe Duası hala gönüllerimizde tazeliğini muhafaza ediyor. Sayın başkanın son icraatı de takdire şayan. Bir hakkın iadesi anlamına gelen Ezan-ı Muhammediye'nin yeniden her camide ve o caminin müezzini tarafından okunması için düzenleme yapmaları millet olarak bizde bir heyecan oluşturdu.
Sayın başkana bundan sonraki çalışmalarında da başarılar dileriz.