Dün asker Atatürk, bugün hoca Atatürk

Dün asker Atatürk, bugün hoca Atatürk

Osmanlı Devleti Birinci Dünya savaşının ardından yorgun düşmüştü, aynı zamanda moralsiz durumdaydı. Yurdumuz işgal altındaydı. İşte millet olarak bu badireden kurtuluşun dönüm noktası 19 Mayıs 1919 tarihidir.

Mustafa kemal yurt çapında Kuvayı Milliye birliklerini organize ederken, gönlü ruhu bağımsızlık için çarpıyordu. Askerlerine “size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” diyebilen bir komutandır Atatürk. Onun için esas olan ya istiklaldir ya da ölüm.  Onun temel ilkesi,  "Türk milletinin onurlu ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ancak tam bağımsızlıkla sağlanabilir"

Atatürk muvaffak oldu. Anadolu düşman istilasından kurtarıldı. Bunu asker Atatürk başarmıştı.

Ne hazin tecellidir ki, Atatürk’ten sonra ülkemiz süratle batının hegemonyası altına girdi.

Günümüz koşullarında kendi ayakları üzerinde durmak için emperyalist batılı güçlere yaslanma zarureti duyan düşünce ülkemizde iktidar oldu. Bunun neticesinde sosyal, siyasi, ekonomik olarak bağımlı bir ülke haline gelindi.  Artık ülkemiz batılı devletlerin elinde bir maşa oldu, batının işgal hareketlerinde bir aktör gibi kullanılır hale gelindi.

Millet olma kimliği, her geçen gün daha çok yara alır hale geldi. Türk milletini meydana getiren halklar arasındaki birlik beraberlik ruhu ortadan kaldırılmaya çalışılıyor, üstelik bu ‘açılım’ adı altında, ‘halklara özgürlük’ adı altında yapılıyor. Bünyeyi meydana getiren uzuvlar kesiliyor, müstakil yaşama adı altında yaşam hakları ellerinden alınıyor.

Milli bütünlüğümüzün teminatı olan dini bütünlüğümüz adım adım ortadan kaldırılıyor. Ehli Beyt’ten uzaklaşılarak ümmet parçalara bölünüyor, Müslümanlar birbirlerine kırdırılıyor.

Ekonomik olarak devletin kazancı, aldığı borçların faizlerini bile karşılamaktan aciz durumda.

İşte 19 Mayıs 2015 in koşulları da özet olarak bu şekildedir.

Dün Asker Atatürk’ün ortaya koyduğu bağımsızlık mücadelesini bugün Hoca Atatürk Haydar Baş bey ortaya koymaktadır.

Ekonomik olarak sıfırla çarpılan halkımız Milli Ekonomi Modeli ile yaşanabilir bir Türkiye’ye kavuşacaktır. Nitekim Rusya ve BRICS devletleri başta olmak üzere Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın modelini uygulamaktadır. Battı denen Rusya, MEM i uygulamaya geçirdikten sonra dünyada söz sahibi bir ülke durumuna gelmiştir. Bağımsızlığın yolu milli kaynaklarımızı milletin menfaati için harekete geçirmektir.

Haydar Baş hoca, alevi şii ve sünnilerin ayrı olmadığını, hepsinin ortak paydasının Ehli Beyt olduğunu ortaya koymaktadır. Kaleme aldığı Ehli Beyt efendilerimizin hayatı bütün Müslümanlar için bir referans kaynağı olmuştur. Bir alevi arkadaşımın ifadesi ile ‘Haydar Hoca sadece alevi ve sünnilerin değil, alevilerin de kendi aralarındaki fikir ayrılığında birleştirici unsur oldu’ demektedir.

Atatürk sadece ülkemizin değil, bütün ezilmiş toplumların yol göstericidir. O, Türk milletinin birleştirici gücüdür. Fakat birliğimize kast etmek isteyenler doğrudan Mustafa Kemal Atatürk’ü hedef almışlardır. Birliğin timsali olan Atatürk, maalesef ayrılıklara gerekçe olarak gösterilmiştir.

Prof.Dr. Haydar Baş bey, Atatürk’ün Ehli Beyt soyundan geldiğini, içinde hocaların, alimlerin, şeyhlerin de olduğu asil bir sülaleden geldiğini, hafız olduğunu ortaya koymuştur.

Ülkemizin içine düştüğü bu elim tablodan dün nasıl Asker Atatürk bizi kurtardıysa, bugün de Hoca Atatürk olan Haydar Baş hocamız kurtaracaktır.

Dün Asker Atatürk’ü cansiperane şekilde destekleyen Türk Milleti bugün de Hoca Atatürk’ün etrafında toplanmaktadır.

Genel başkan Haydar Baş liderliğindeki Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) günümüzün kurtuluş meşalesidir. Seçmenin 19 mayıs ruhuyla seçim sandığına gidip BTP ye desteğini vereceği gün olan 7 haziran tam bağımsızlık için dönüm noktası olacaktır.