Ekonomi 2023’te daha mı iyi olacak

Ekonomi 2023’te daha mı iyi olacak

Çevremizde görüyoruz, sosyal medyada sürekli karşımıza çıkıyor, ileri yaşındaki insanların temel ihtiyaçlarını teminde zorluk çektiklerini görüyoruz. Bu yaştaki insanlar oturup ibadetini yapabilmeli, torunları ile oynayabilmeli iken bu insanların ağladıklarını görüyoruz aç ve açıkta kaldıklarını, isyan ettiklerini görüyoruz. Bunlar yakışık almıyor.  Oysa bizim ülkemizin gerek yeraltı zenginlikleri açısından gerek yerüstü zenginlikleri açısından gerekse insanımızın inovasyon gücü, çalışkanlığı açısından emsalsiz bir ülke olduğunu hepimiz biliyoruz. Maalesef iş başında usta olmadığı için malzeme var ama helva yok. 

Önümüzdeki yıl ekonomi daha mı iyi olacak, 'hayır' daha iyi olmayacak yani bu gidişatla bu kötü ekonomi yönetimine bir de dünyanın problemleri eklenince işler daha da sarpa saracak. Raporlara bakıyoruz, 2023 yılında dünyada artması beklenen 5 riskten bahsediliyor. 

Bunlardan ilki jeopolitik risk. Bizim coğrafyamız enerji koridoru üzerinde bulunuyor. Özellikle Rusya - Ukrayna savaşı , Amerika’nın Irak’taki ve Arap ülkelerindeki hegemonyası jeopolitik risk hanemize yazılıyor. 

Toplumsal huzursuzluk, derinleşen siyasi kutuplaşmanın etkileri dünyada artıyor ama bizim ülkemizde bunun etkilerinin çok daha fazla olduğunu görüyoruz. Özellikle hükümetin ötekileştirerek oy almaya çalışması toplumsal huzursuzluğu daha çok arttırıyor. 

Bir diğer risk artan siber riskler, bununla küresel haberleşme, kollektif calismalar bundan zarar görüyor, tedarik zincirleri bundan zarar görüyor iletişim daha çok zarar görecek. 

Dördüncü risk operasyonel riskler. Ulaşım yollarına yapılan saldırılar buna paralel enerji ve gıda krizleri, geri kalmış ve gelişmekte olan ülkeleri daha fazla etkileyecek. 

Son yıllarda maalesef artan çözüm bulunamayan iklim krizi sıradan bir kriz değildir. İklim riski öyle bir sorun ki bu çözülmediği için iklim bozuluyor, yaz kış oluyor, kış yaz oluyor. Ürün bundan etkileniyor , doğal afetler, seller, hortumlar ortaya çıkıyor. Kısacası dünya her geçen gün maalesef yaşanmaz bir hale geliyor. 

O halde çözüm olarak ne yapmamız gerekiyor?

İki türlü yaklaşım var, biri koltuk sahiplerinin kendi mevki ve makamlarını korumaya yönelik teşebbüsleri. Bunu yaparken algı yönetimi ile oy almak için 'seçim - geçim' mantığıyla, ulufe dağıtılarak,  yandaş basın yayın marifetiyle, ak kara, kara ak olarak gösteriliyor, ateş su, su ateş olarak gösteriliyor. Maalesef vatandaşı düşünen yok, bu genel geçer kaide haline gelmiş durumda.  

İkincisi ise Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın ortaya koymuş olduğu, "Ayağa kalk Türkiye" mantığıdır. Bu mantıkla çözümün mutlak suretle mümkün olduğunu ve bunun da seçmenin desteğiyle Milli Ekonomi Modeliyle hocamızın yetiştirmiş olduğu kadroyla Bağımsız Türkiye Partisi ve lideri Hüseyin Baş ile gerçekleşecektir. Sayın Hüseyin Baş beye milletimizin sempatisi, sevgisi, güveni anketlere de yansıyor. Bu şekilde tarımda, hayvancılıkta, ormancıkta, sanayide kısacası her sahadaki klasör dolusu projelerin hayata geçirilmesi  bu kadronun önünü açmakla mümkündür. 

Bu manada vatandaş, bunun yolunu açacak ya da hazine üzerinde oturan dilenciler gibi yaşamaya devam edecek.

Prof. Dr. Haydar Baş hocamız yola çıkarken Oğuz Kağan'ın sözü ile yola çıktı, fakirlik suç sayılsın diye yola çıkmıştı. 

Bu dünya var ahiret  de var. Bu dünyada insanımıza karşı olan borcumuz var, hem de ahirette Allah’ın huzuruna çıktığımızda verecek hesabımız var. Ülkemizde derinleşen sorunlar var ama çözüm de var yeter ki Türkiye ayağa kalksın. O halde Ayağa kalk Türkiye diyebilelim.