Erdoğan makas mı değiştiriyor?

Burada dikkat çekmek istediğimiz
mektubun başında ki, "üç büyük dinin doğum yeri olarak bilinen
toprakların dünyayı daha iyi yaşanabilir bir mekân kılma yolundaki
kutsal misyonumuzu tam manasıyla bilen halkından size en içten selâmları
getirdik" ifadesidir.

Aslında Fethullah Gülen'in siyasi ve
diplomatik bir vasfı yoktu. Türk milleti adına bir temsilci edasıyla
Türk milletinin tarihi, kültürü ve inancına ters olan mesajları papaya
iletti. Aradan geçen yıllarda görülmüştür ki gayeleri,
bugünlerde bütün şiddetiyle devam eden "Büyük Ortadoğu Projesi'
kapsamında ABD adına yapılan bir organizasyonmuş. Daha iyi yaşanabilir
bir Irak gibi, daha iyi yaşanabilir bir Mısır, bir Libya, bir Tunus, bir
Suriye gibi güya daha iyi yaşanabilir bir Türkiye'nin dini, siyasi ve
sosyal alt yapı çalışmaları hedefleniyormuş. 2002 yılında AKP'nin
kurulması ve akabinde büyük bir oy çoğunluğu ile iktidar olması ile
Fethullahçı yapılanmanın önü de açılmış oldu. Aslında her ne kadar AKP
hükümet de olsa, aslında kadrolaşarak parsayı götüren cemaat oldu.

Geçen
zaman en iyi yol göstericidir. Ayinesi laftan ziyade iştir insanın.
Yapılan işe bakıldığı zaman, her ne kadar cemaatin işi yapılıyor dense
de, yapılan iş bizzat hoca efendinin ikamet ettiği ABD'nin menfaatleri
ile örtüşmektedir. Yani burada cemaat ifadesini, ittifak halindeki ABD
olarak da anlayabiliriz.

İktidarın ilk günlerinden itibaren son
derece uyumlu giden bu AKP - Cemaat - ABD birlikteliği son aylarda
bozulmaya yüz tuttu. Bu konu basın yayın organlarına, haber başlıklarına
yansıdı. Gül - Erdoğan - cemaat kavgasından, Başbakan Erdoğan'ın artık
cemaate mesafeli duruşundan, Başbakan'ın cemaat tarafından
uyarılmasından bahsedildi. Hatta daha da ileri gidilerek cemaatin
Erdoğan'ın biletini kesip kesmediği tartışıldı. Bu manzara kasım ayından
itibaren su üstüne çıkmaya başladı. Sayın Başbakan bu kadar
yıllık iktidarı döneminde, geçmişteki çizgisiyle hiçbir şekilde uyumlu
olmayan uygulamalar yaptı. Ne düşündü bilemeyiz ancak yaptıklarının
neticesinin ne kadar acı olduğunu kendisi de gördü. Hele her yaratılan
gibi o da bir gün Allah'a can vereceğini hissedince gönlünden gelen
uyarılar onu rahatsız etmeye başladı. İşte kavşak noktası tam burası. Yılbaşı
gecesi Meltem TV'de yapılan geleneksel yeni yıla bakış programında
Sayın Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ifade ettiği tarihi tespitin altını
çizmek gerekir. Rusya'yla aralık ayının sonunda imzalanan "Güney Akım
Projesi' Tayyip Erdoğan'ın yüzünü ABD'den çevirdiğinin en büyük
delilidir. Yaptığı icraat de son derece doğrudur. Sayın Erdoğan'ın
aldığı bu dönemeç belki de geçmişte yaptıklarının da kefaretini ödemiş
olacaktır. Bilindiği gibi Temmuz 2009'da Avrupa'nın en büyük
doğalgaz tedarikçisi konumundaki Rusya'dan yapılan doğalgaz sevkıyatına
alternatif olması amacıyla ABD ve AB tarafından desteklenen Nabucco
projesi imza altına alınmıştı. Bu proje hayata geçmeden şah şahbaz oldu.

Rusya'ya alternatif olan Nabucco projesinin kıymeti harbiyesi kalmadı.
Anlaşma yapılan doğalgaz projesi konusunda Putin'in açıklaması çok
anlamlı. Memnuniyetini dile getiren Putin, diyaloğun Erdoğan tarafından
başlatıldığını ifade ediyor. Bu gelişme önümüzdeki günlerde Türk
siyasetinin şahsında, bölge siyasetinde de ciddi gelişmelerin olacağını
gösteriyor.