EY AHALİ MADENLERİMİZ PEŞKEŞ ÇEKİLİYOR!

“ülkemizde 24 Ocak kararları olarak bilinen ve 1980 yılında "özelleştirme, ithalatın önünün açılması ve yabancı paraların içeride dolanımda olmasına imkan tanıyan uygulamalar, daha sonraları Maden Yasası'nın çıkarılarak yabancılara maden sahalarımızın satışının ilk temellerinin atılması, ilerleyen yıllarda DİBS çıkarılarak ülkemizin iç borç adı altında global sermaye sahiplerine yüksek faizle borçlanmasının sağlanması' uygulaması her geçen yıl ve her gelen hükümetle birlikte, milletimiz adına daha içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Bugün sanki yangından mal kaçırırcasına yabancı ve yabancı katılımcı şirketlere ruhsatlar verilmektedir.” Prof. Dr. Haydar Baş Sosyal Devlet / Milli Devlet sy:49

İktidarlar değişse de sonuç değişmemiştir. AKP hükümetinin başa geçmesiyle birlikte verilen tavizler artarak devam etmektedir. özellikle 2004 yılında çıkarılan maden kanunu ile yabancı sermayenin önü daha da açılmıştır. 2009 yılının resmi rakamlarına göre Yabancıların Türkiye'de sahip oldukları maden alanı 150 bin kilometrekare alanı kapsıyor. Bu alan Türkiye yüzölçümü'nün % 19'una tekabül etmektedir. Bu rakam 2010 yılına gelindiğinde %23 seviyesine kadar çıkmıştır.

Sen sahip çıkmazsan elbette birilerinin iştahı kabaracaktır. Nitekim öyle de olmuştur. ülkemizin yer altı zenginlikleri talan edilmektedir. Bugün ülkemizde ki maden varlıkları maalesef yabancıların tahakkümü altındadır. Fiili olarak yaşanan, madenlerin gerçek sahibi yabancı sermaye; millet ise can emniyeti riskini taşıyan ve karın tokluğuna çalışan köle. Bu reva mıdır? Siyasetin görevi milletin menfaatlerine sahip çıkmaktır. ülkemizde ki siyasetçiler maalesef bugüne kadar ne madenlerimize sahip çıktılar ne de milletimize sahip çıktılar.

Madenler ülkenin zenginlik kaynağı olmasının yanı sıra teknolojik kalkınmışlık, istihdam, stratejik yönetim ile de ilgilidir. Bizzat milletin malıdır. Fakat ne acıdır ki millet kendi servetinden ve geleceğinden haberdar edilmemiştir. Ta ki Prof. Dr. Haydar Baş beyin siyaset arenasında yerini almasına kadar. Sayın Baş her fırsatta maden kaynaklarımızı gündem etmektedir. Sayın Baş her fırsatta milletini hafızasını yenilemekte ona kendi hak ve sorumluluklarını hatırlatmaktadır. ülkemizi il il dolaşarak bizzat milletimizin ayağına giderek tarihi bir misyon icra etmektedir. Gittiği her ilde o bölgenin resmi maden rezervlerini halka anlatmaktadır. Türkiye'nin 3 katrilyon dolardan fazla yer altı kaynağı olduğunu ifade ederek “Ey milletim toprağına, madenine, zenginliklerine sahip çık” diye adeta feryat etmektedir.

ülkemizde maden arama ruhsatı alan yabancı ülkelerin haddi hesabı yok. Madenlerimiz "yağma hasanın böreği' misali kapış kapış ediliyor. öyle ki, Türkiye"de maden arayan yabancı ortaklı şirketler arasında Belçika, Hollanda, Almanya, Avusturya, Fransa, İspanya, Yunanistan, İngiltere, İsveç, Norveç, Bulgaristan, İtalya, Danimarka, Lüksemburg, Macaristan, Romanya, Portekiz, Arnavutluk gibi Avrupa ülkelerinin yanı sıra, ABD, Kanada, Rusya, Çin, Hindistan, İsrail, Güney Kore Cumhuriyeti, Singapur, Irak, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Dubai, Lübnan gibi ülkeler ve Cayman Adaları, Guernsey Adası, Barbados, ST Vincent gibi ismini belki de ilk defa duyduğumuz ülkeler de bulunuyor. Bütün bu gelişmeler olurken kamuoyu olur olmaz hadiselerle uyutulmaktadır.

Sayın Baş, maden konusunda Sosyal Devlet Milli Devlet eserinde çok detaylı bilgiler vermektedir. Prof. Dr. Haydar Baş beyin tarif ettiği “Devlet” anlayışı milletine hizmet eden devlettir. Bu kapsamda devletin zenginlikleri olan madenler de millete aittir. Madenler millet devlet ortaklığı ile işletilecektir. Madenler istihdam sahaları olacaktır. Madenler karşılığı senyoraj hakkı kullanılacaktır. Görüldüğü gibi ekonomik tetikçilerden korunmak için bir an önce bizzat bize ait olan değerlere sahip çıkmamız gerekmektedir. “Globalleşmenin doğal neticesi olan sömürünün her türlüsüne karşı çıkan Milli Devlet, piyasaları düzenleyen hakem rolünü üstlenerek, küresel güçlerin piyasalardaki denetimi yerine; piyasalar, herkesin adil oranda istifade edeceği bir yapıya kavuşacaktır. Milli Devlet'te hem kaynaklar, hem de para milletindir. Bunların devlet yardımıyla millet elinde bulundurulması, fırsat eşitliği ve gelir dağılımında adil paylaşımı sağlayacaktır. Madenlerin ve kaynakların işletilmesi, millet-devlet ortaklığı ile gerçekleştirileceği için, kaynaklardan tüm bireylerin adaletli şekilde istifade etmesi sağlanacaktır. Gelir dağılımda millete ait zenginliklerin yine milletin kontrolünde olması son derece önemlidir. Bu kaynakların millete hizmet için kullanılması, hem gelir dağılımında adaleti, hem de bireylerin gelirlerinde artışı sağlayacaktır.” Prof. Dr. Haydar Baş Sosyal Devlet / Milli Devlet sy:290

Bütün bu gelişmelerden sonra ya hakkımıza sahip çıkacağız ya da hakkımızı elimizden almaya devam edecekler. Çözümün adresi hakkımızı savunan ve haklıya hakkını verecek olan Prof. Dr. Haydar Baş'ın ta kendisidir.

O halde artık söz milletindir.