Gençlik hakkında

Gençlik hakkında

Gençlik aksiyondur, gençlik hareket demektir; gençlik bir ülkenin geleceğidir. Her ülke kendi gençliği üzerine titrer. Fakat söz konusu bizim ülke olunca maalesef gençliğin kendi başına bırakıldığını görüyoruz. Korumasız ve dış etkilere maruz bırakılan gençlik, kolayca maniple edilebiliyor. Hele sosyal medyanın bu kadar revaçta olduğu günümüzde kontrol elimizden çıkmış durumda.

Gençliğin yetişmesinde içinde bulunduğu yaşam alanı olsun, zihnen, bedenen ve kalben beslendiği kaynaklar çok önemlidir. Bu kaynakların sıhhatine göre akıbet değişecektir.

O halde gençlik üzerinde özen gösterilmelidir. Bir ülkenin milli bütünlüğü ile dini bütünlüğü kendi arasında yakın ilişki içindedir. Sayın Prof. Dr. Haydar Baş beyin tarihi bir tespitinin altını çizmek isterim: “Dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzün teminatıdır” demişlerdi. Gençliğin iman ve ibadet hamuru ile yoğrulması, milli bütünlüğümüzü de teminat altına alacaktır.

İşte tam da bu noktada dini bütünlük konusuna açıklık getirmek gerekir. Arap baharı sürecinde açıkça ortaya çıkan güya din adına tarafların birbirlerini hunharca öldürmelerine şahit oluyoruz. Ölen de öldürülen de Allah’u Ekber nidaları ile fiillerini gerçekleştirmektedir. İşte dini bütünlük olmayınca sonuç bu kadar acı ve acımasız olabiliyor.

Emperyalist batı kaynaklı dini telkinler, dini bütünlüğü alt üst etmektedir. Özellikle darbe girişimi sürecinde gördüğümüz dinler arası diyalog çalışmalarını hatırlatmak isteriz. Dinlerarası diyalog  özellikle Asya’yı hristiyanlaştırmak için devreye konulmuş bir Vatikan projesidir. İslam inancını tahrip etmek hedeflenmiştir. Hıristiyanlık adına Müslümanlar içerisinde bir batıl akım oluşturulmuştur. Daha sonra bu akımın mensupları tarafından toplum tabanına, nüfuz edilmiştir. Vakti geldiğinde de arkasında halk desteği ile devletimize ve milletimize yönelik bir operasyon gerçekleştirilmiştir. 15 Temmuz darbe girişiminin temelinde dinlerarası diyalog misyonu ile yetiştirilmiş bir kadro bulunmaktadır.

Bir başka dini bütünlüğe yönelik operasyon ise sünni - alevi -  şii ekseninde ortaya konmuştur. İslam âleminde yumuşak karın oluşturulmuştur. Ne zaman Müslüman dünya karıştırılmak istense saldırıya en uygun noktasına müdahale edilmiştir. Bu sadece yurt içinde değil aynı zamanda bütün İslam âleminde bu operasyon gerçekleştirilmiştir. Birçok argümanın aynı zamanda tezgâhlandığı Arap baharında Müslümanları birbirine kırdırmak için mezhep ayrılığı konusu da sürekli kaşınmaktadır.

Ortada bir fitne vardır, bu kanal sürekli canlı tutulmaya çalışılmaktadır. Maalesef günümüzde İslam ve hak anlayışı oy çokluğu, maddi zenginliğe endekslenmek istenmiştir. Bu yaklaşım hakka değil, güce inanmak demektir. Kaosun ortadan kalkması, birliğin ve dini bütünlüğün yeniden tesis edilmesi gerekmektedir. İşte Prof. Dr. Haydar Baş beyin İcmal gençliği ile buluşma programlarında dini ve milli bütünlüğümüzün yeniden tesis etme çalışmalarını görüyoruz. Geçtiğimiz hafta Ankara’da binlerde gencin ve velilerinin katılımı ile yeni bir buluşmaya şahit olduk. Sayın Haydar Baş hocamız maneviyata olan inancın yeniden altını çizdiler. Maneviyat Allah’ın gücüne ve kadere imanı gerektirir. Maneviyat ehli, İmam Ali’nin varislerine teslimiyeti gerektirir. Bu yolu kendine örnek alan İcmal gençliği dini ve milli bütünlüğümüzün de teminatıdır.