Gündeme Dair

Gündeme Dair

Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın hayatını anlatan "Benim" belgeselinin üçüncüsü için Trabzon'daydık. Salon hınca hınç doluydu. Program başlamadan Trabzon Atatürkçü Düşünce Derneği kurucu başkanı Nuri Aydın ile sohbet imkânımız oldu. Kendisi hocamızın kadim dostu idi. 12 Eylül döneminde birlikte zindan arkadaşlıkları var. Hocamızdan çok dinlemiştik, Nuri abi de o günlerden bahsetti. Koğuşta hem sağ hem soldan terörle suçlanan mahkûmlar var Haydar hocam ve arkadaşları da var. O günün hızlı militanları aynı ortamdalar. Her türlü provokasyona ve çatışmaya açık bir ortam. İşte böyle bir ortamda insanlar emin kişi olarak başlarına Haydar hocayı seçiyorlar. Neticede, kardeşçe herhangi bir sıkıntı yaşanmadığı gibi arkadaşlıklar ve etkileşimler de başlıyor aralarında. Nuri Aydın hocamızı o kadar çok seviyor ki, ‘hocam diyor sen ahiret işlerinde bana yardımcı ol, ben de senin dünya işlerini hallederim’ hakikaten solcu Nuri Aydın hocamın bütün dünya işlerinde hep arkasında durmuştur. Hocamız da Nuri abiden razıydı, hep ona dua ederdi. Nuri Aydın'a, ‘abi hadi hocamızdan konuşalım, biraz gönlümüz huzur dolsun’ dediğimde verdiği cevap çok anlamlıydı. "Haydar hoca konuşulmaz, yaşanır" dedi. Evet, Haydar hocamız gönül insanıydı. O, ‘insan gönüldür gönül’ derdi. O halde gönüle gelmek gönüle girmek gerekiyordu.

Belgeselin konusu "benim siyasetim" idi. İlk olarak şunu ifade etmek gerekir. Hocamızın sürekli vurguladığı bir gaye, "evladım ben siyasetimi son nefesim için yapıyorum" işte temel ölçüt buydu. Belgeselde soldan ve sağdan toplumda karşılığı olan şahsiyetlerin konuşmasını izledik. Her biri kendi hatıraları, izlenimleri ve analizleri ile haydar hocayı anlattılar. O, en kısa bir iletişimde bile duruşu görülen bir şahsiyetti. Toplumdaki birlik ve beraberliğin lüzumu O'nun temel meselesiydi. O'nun hayatı Ehl-i Beyt efendilerimizin din anlayışı ve yaşantısıydı. O, söylemlerini sadece ifade etmedi, hedeflere gidilecek yolu da anlattı. Hatta sadece anlatmadı, onları kaleme alarak ölümsüzleştirdi. Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet ve Milli Devlet eserini de kaleme aldı.  

Bedii zevkleri vardı; hayatında spor ve sanatın bir yeri vardı, estetik anlayışı olan bir insandı O. Önümüzdeki günlerde belgeselin diğer bölümlerini izleme şansımız olacak. Hatta Haydar hocamız hakkında kaleme alınacak akademik çalışmalar, kitaplar ve kütüphane çapında eserlere de şahit olacağız. O’nu tanımak ve O’nun yolundan gitmek psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve siyasi birçok problemden kurtuluş reçetesidir.

Ahmet Erimhan'ın Meltem Tv. de hazırlayıp sunduğu Açık kapı programına konuk olduk. Oturumda siyasetçi ve ekonomist Prof. Dr. Gökhan Çapoğlu ve Tüketiciyi Korum Derneği (TÜKODER) Genel Başkanı Aziz Koçal'ın katılımı ile önemli konulara temas edildi.  Samsundaki Onursal Anıta yapılan menfur saldırıyı ve ekonomiyi konuştuk.

Niçin Atatürk heykeli, Niçin Samsun, niçin şimdi ve bu saldırıdan kimler nemalanacak bütün bunların masaya yatırılması gerekiyor. Atatürk daha hayattayken milli mücadelenin ilk adımı olan bu yere dikilen bu anıtın çok önemli tarihi bir anlamı var. Bu bir provakasyondur ve bilinçli eller tarafından hazırlanmıştır. Bir tetik olarak tertiplenmiştir. Belki bu cürmü işleyenlerin perde arkasındaki menfur emelin çapından haberi olmayabilir. Toplumdaki infiale bakarak resmi bütünüyle görmek gerekir. Atatürk gönüllerde hala dipdiri, üzerindeki küller güçlü bir nefes ile savrulmuş, neticede Hoş geldin Atatürk deme noktasındayız. 

Uzun yıllar Atatürk ötekileştirildi ve bir tarafa mal edilmeye çalışıldı. Operasyonun tamamlanmasına ramak kala Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın yüksek sesle Atatürk'e sahip çıktığına şahit olduk. Benim Siyasetim belgeselinde hocamızın lise yıllarındaki öğretmeni Ekrem Yazar, daha o yıllarda hocamızın Atatürk’ü anma konuşmalarından sitayişle bahsetmektedir. Haydar hocamız “Hoş geldin Atatürk” eseri ile de mücadelesini taçlandırmıştır. Bütün kesimleri ile toplumun Atatürk'e birlik içinde sahip çıkması, Anıtkabir’e olan ziyaretçilerin katlanarak artması hep bu sayede olmuştur. Hocamız, Türk toplumunun içine düştüğü badirelerden kurtulması için Atatürk'ten özür dilemesinin şart olduğunu ifade etmektedir. Ondan özür dilemek, O’nun izinden gitmektir. Onun ortaya koyduğu strateji ile devlet ve millete sahip çıkmaktır.

Programda özellikle elektriğe getirilen zammı konuştuk. Özelleştirmelerin zamlarda büyük etkisinin olduğu detaylı olarak ele alındı. Özelleştirmeler alt yapı hizmetleri, teknolojik gelişme ve katma değer üretme iddiası ile başlatılmıştır. Oysa vatandaşın sırtında kambur olmuş ve kanını emmiştir. Ezcümle ülkemizde bir sistem sorunu var. Yetmedi sistem sorununu, algı yönetimi ile sürdürmeye çalışan bir yönetici kesimi var. Netice olarak varlık içinde yokluk çeken bir millet var. 

Bir defasında Haydar Baş hocama sordular, hocam niçin televizyona çıkıp bunları anlatmıyorsunuz diye. Cevap çok anlamlıydı. Evladım ben bunların hepsini anlattım. Evet, O her şeyi anlattı. Sadece anlatmakla da kalmadı, kamera önünde konuştu ve kitap olarak kaleme aldı. 

Artık karar milletindir.