Günümüzdeki Mezhep Ayrılığının Siyasi Yönü

Oluşturulan gerilimle hem devletlerarası bir çatışma zemini oluşturulmakta hem de İslam ülkelerinin içi karıştırılmaktadır. Bu anlamda Türk siyaseti oyuna getirilmiştir. ABD'nin dümen suyuna girilmiştir. AKP hükümeti, Arap baharı adı altında Büyük Ortadoğu Projesinin gerçekleşmesi için var gücüyle çalışmaktadır. Bakın sıfır sorun politikası diye yola çıkan hükümetinin ülkemizi getirdiği noktaya. Bugün maalesef komşularımızla savaş yapma noktasına getirildik. Suriye sınırında muhaliflere lojistik destek sağlanmaktadır. Suriyeli diplomatlar batılı devletler ile eşzamanlı olarak sınırlarımızın dışına çıkartılmıştır.
İran'ı gözetlemek üzere ABD'nin füze kalkanı Malatya'ya yerleştirilmiştir. Şunu da hatırlatmakta fayda vardır. Her ne kadar bu füze kalkanı İran'ı gözetlemek adına kurulduysa da, İran kadar Rusya'yı, Kafkasya'yı ve bizzat Türkiye de bu füze kalkanı tarafından izlenmektedir.

Bilindiği gibi Irak Başbakanı Maliki, Şii; Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık el-Haşimi ise, Sünni. Haşimi, terör örgütü üyeliği ile suçlanıyor. Bağdat'tan apar topar ayrılarak Kuzey Irak Kürt Yönetimi'ne sığınıyor. Ardından Suudi Arabistan ve Katar'a gidiyor. Kısa bir süre sonra da Türkiye'ye geliyor. Başbakan Erdoğan tarafından kendisine tahsis edilen özel konutunda koruma altına alınıyor. Haşimi niçin Kuzey Irakta değil, Suudi Arabistan'da değil de Katar'da değil de Türkiye'de bulunuyor. Burada görülen Amerikan'ın bölgemizde planladığı, Sünni Şia çatışmasına katkı sağlaması içindir. Interpolün, Türkiye'nin koruması altındaki Haşimi hakkında kırmızı bülten çıkarması da tesadüf değildir. Nitekim Türkiye'den Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanlardan gelen açıklamalar Haşimi'nin teslim edilmeyeceği yönündedir ve bu Irak Şii yönetimi tarafından tepki ile karşılanmaktadır.

Bir de hadiselere tümden gelim metodu ile yaklaşalım. Gelinen noktada Sünni iktidarların Amerika ile içli dışlı olduklarını görüyoruz. Şia'nın hakim olduğu ülkelerde ise Amerika'ya karşı bir duruş sergilediklerini görüyoruz. Arap Baharı adı altında ABD'nin Arap ülkelerindeki işgal eylemleri, Şia'nın hakim olduğu devletlerde yaşanmaktadır. Şia olmayan iktidarların olduğu devletlerde bu eylem olmamıştır. Bahreyn, Suudi Arabistan, Katar, Umman, ürdün'ün bir başka bahara bırakılmasının sebebi buradaki Sünni yönetimlerin ABD ile olan ilişkileridir. ABD ile arayı bozmak istemeyen iktidar olsun, muhalefet olsun işin bam teline basamamakta, oyalama taktikleri uygulamaktadır.

örneği pek çok olan belgelerden bir tanesi CIA'nın eski Ortadoğu bölge şefi Robert Baer'in İran hakkında yazdığı Yeni Süpergüç İran'la Başetmek" kitabı. Bu çalışm yeni Ortadoğu'yu kurabilmenin tek yolunun bölgede geniş çaplı bir Şii-Sünni içsavaşını tetiklemekten geçtiğini söylüyor. özet olarak söylediği Niye biz (Amerikalılar!) ölelim ki? Bırakalım (Sünni ve Şii) Müslümanlar kendi aralarında birbirlerini öldürsünler! diyor.

Şimdi bir iç muhasebe yapalım. Ayrılıkların bizi ne hale getirdiği ortadadır. Ayrılıkçıların değişik isimler altında yaptıkları çalışmalar da ortadadır. Yapılanların faturalarını taşıma gücümüz kalmadığı da ortadadır. Ayrılık ateşini yakanlar, bu ateşi körükleyenler içerden veya dışardan olabilirler; bunlar kim olursa olsunlar deşifre edilmelidir.

O halde bir an önce yanlış siyasetten, batıya kuyruk olmaktan vazgeçilmeli; mazi birliği ve inanç birliği, olan insanlarla ve milletlerle bir ve beraber olunmalıdır.