“Harabat ehline hor bakma”

“Harabat ehline hor bakma”

“Harabat ehline hor bakma”

Etrafımıza şöyle bir bakalım. Çocuklarımız çocukluklarını, gençlerimiz gençliklerini yaşayamıyorlar.  Her biri yarış atı gibi koşuyor ve biri diğerini rakip olarak görüyor. Aileler olmayan paralarını çocukları için harcıyor. Çocuklarımız sosyal aktivitelerden uzak kalıyorlar. Nesilden nesile aktarılması gereken sosyal ve kültürel hayat da sekteye uğruyor. 

Çocukların psikolojisi de bundan ziyadesiyle etkileniyor. Kısacası hayat bütün yönleri ile değil sadece bazı yönleriyle yaşanıyor. 

Bütün bu yarışın sonunda ortaya çıkan sonuca bir bakalım. 

İstediği okulu kazananlar

İstemediği okulu kazananlar

Herhangi bir okul kazanamayanlar.

Meslek de öğrenememiş, çıraklık eğitimi de almamış genç bu yaştan sonra ne yapacak. 

Mevcut sisteme göre her yüksek okul okuyan, severek ve isteyerek o bölümü okumuyor. Siz de anket yapabilirsiniz. Benim Twitter’de yaptığım ankette ( https://twitter.com/dr_kepekci/status/1549516196139208709?s=20&t=C0NmnMWbXUq-Pb4-9uLG0A ) “üniversitede İSTEDİĞİNİZ bölümde mi okuyorsunuz veya okudunuz?” sorusuna EVET cevabı verenler %38,2 HAYIR cevabı verenlerin oranı %61,8. bunlar korkunç oranlar.

Ülkemiz niçin bilimde katma değer üretemiyor, niçin gelişmiş bir ülke değiliz, niçin teknolojide, yapay zekada, dijital çağı yakalayamıyoruz.

Oysa insanımız zekidir, çalışkandır. Buna son örnekler olarak örnek olarak Özlem Türeci ve Uğur Şahin ve Aziz Sancar'ı gösterebiliriz. Bu insanlar bizim insanımız, ancak ortam ve elde ettikleri imkân ile yetenekleri ortaya çıkmış isimler. İnanıyorum ki, ülkemizde daha niceleri bulunmaktadır. Eğitim sisteminin yapması gereken bu yetenekleri keşfetmektir.

Ülkemizdeki imtihanlarda çocuk detaylı olarak zekâ testine tabi tutulamıyor. Son derece yetersiz seçme yapılıyor. 

Harvard üniversitesinde eğitim veren gelişim psikoloğu Howard Gardner’in teorisine göre 9 adet zekâ çeşidi vardır. Bunlar,

mantıksal-matematiksel zeka, 

sosyal zeka, 

sözel zeka, 

uzaysal (yani görsel, üç boyutlu) zeka, 

müziksel zeka, 

doğasal zeka, 

içsel zeka, 

varoluşsal zeka, 

kinestetik zeka. 

Ölçülen zekâ alanları sınırlı sayıda olduğu için çocuğun başarısız olması demek onun zeki olmadığı anlamına gelmez. Ölçülen daha çok mantıksal-matematiksel zekadır.

Mevcut eğitim sisteminin çarkları arasında ezilen yok edilen yeteneklerimiz var. Bu konuda Einstein  “aslında herkes dâhidir ama siz kalkıp bir balığı ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçirecektir.” demektedir.

O halde yapılması gereken bütün yetenekleri keşfetmek ve hem kendi adına hem toplum adına kazanmaktır. Bizim kültürümüz de bunu gerektirir. "Harabat ehline hor bakma zâkir/ Defineye malik viraneler var." (Erzurumlu İbrahim Hakkı). Evet, sınavda “sıfır” çekmiş öğrenciler içinde öyle yetenekler vardır ki, iş ondaki defineyi tespit edebilmektir. 

Bunun çözümünü Prof. Dr. Haydar Baş hocamız ortaya koymuş ve Bağımsız Türkiye Partisi programında yerini almıştır. Bu çözümün adı “sınavsız üniversite” dir. Küçük yaştan itibaren öğrencilerin yeteneklerini keşfetmek ve istedikleri bölümde okumalarını temin etmektir. Böylece imtihansız üniversite ile milletimizin önüne konan engeller, gençlerin ayağına takılan prangalar kırılıp atılacaktır.