Hedefleri, Sünni - Şii çatışmasını devletler seviyesine taşımak

Hedefleri, Sünni - Şii çatışmasını devletler seviyesine taşımak

İslam âlemi üzerine biçilen kefeni yırtmak zorundayız. 3. Dünya savaşının bir Şii - Sünni çatışması zemininde oluşması projesi adım adım uygulanıyor. Her geçen gün Sünni ve Şii devletler bloklaşıyor ve birbirine karşı daha da hasım hale geliyor.

Suudi Şeyh Nemr’in idam edilmesi var olan gerilimi daha da arttırdı.

Batılı oyun kurucuların taktikleri, tam Bizans oyunu niteliğinde. Hedeflerine ulaşmak için her yola başvurma bunların karakteri. Özellikle de en çok yakınlaştıkları, en çok istifade ettikleri odakları arkadan vurma konusunda ihtisas sahibi bunlar.

Güya Rusya’yı devre dışı bırakmak adına ihraç ürünü petrol para etmesin diye uluslararası sahada petrol fiyatlarını aşağı çeken ABD, neyi elde etti hep birlikte gördük. Petrolden başka kaynaklara ve zenginliklere sahip Rusya, ekonomik olarak sarsılmadı; ancak ekonomisi petrol ihracatına bağımlı Suudi Arabistan  %50 enflasyon yapmak zorunda kaldı. Bugüne kadar bir eli yağda bir eli balda olan Suudiler geçim sıkıntısı ile tanışmış oldular; bu elbette toplumda gerilime yol açacaktır.

İkinci olarak, Şeyh Nemr’in idamı Suudi halk arasında huzursuzluk sebebi olacaktır. Suudilerin, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında kendilerine biçilen akıbeti iyi görmeleri gerekir.

İran ve Suudi Arabistan etrafında Sünni ve Şii devletler bloklaşmaya başladılar.

Ankara yaptığı açıklamada Suudi Arabistan’ın idamla yanlış yaptığını ifade etti. ABD de aynı yaklaşımda bulundu; ama esas olan sözlü açıklamalar değil fiili hareketlerdir.

Sayın Erdoğan, Suud dönüşünde Suud’un öncülüğünü yaptığı ve Ankara’nın da destek verdiği “teröre karşı İslam devletleri ittifakı” sünni blok değil diyor. Oysa gelişmeler artık sözle kapatılamayacak kadar açık ve nettir. Bu birlik bal gibi bir Sünni bloktur. Bu ittifaka kimler davet edildi, kimler katıldı, bir bakar mısınız?

İttifaka girenler sünni devletler, karşısında olan şii devletler.

Gözü ülkemiz ve bölgemizde olan güçler bugüne kadar halkları ve grupları çatıştırdılar. Gelinen aşamada hedefleri sünni ve şiileri devletler seviyesinde çatıştırmaktır. Gelişmeler de tam bunu temin etmek içindir.

Prof. Dr. Haydar Baş tarafından yaklaşık 20 yıl önce kaleme alınan “Dini ve Milli Birliğimize Yönelik Tehditler” isimli eseri okuduğumuzda bugün bölgemizde ve ülkemizde yaşanan hadiselerin neye gebe olduğunu rahatlıkla görürsünüz.

Ankara başını istediği kadar kuma gömsün, gözünü açmadıkça, gören gözlerle beraber olmadıkça ülke olarak akıbetimiz hiç de iç açıcı değildir.