Kerbela Hadisesi: Ehl-i Beyt'in Mücadelesi ve Mirası

Kerbela Hadisesi: Ehl-i Beyt'in Mücadelesi ve Mirası

Bugün Aşura, Kerbela'da İmam Hüseyin efendimizin şehit edildiği gün. 

Bugün gelmiş geçmiş en şerefli günlerden bir gün.

Sevmenin ayet ile emredildiği İmam Hüseyin'in katledildiği gün, bugün. 

Sözde değil özde Müslüman olmanın ne demek olduğunun gösterildiği gün, bugün. 

İmam Hüseyin'in kıyamının zirvesidir, bugün. 

Prof. Dr. Haydar Baş hocamız Hz. Hüseyin'in kıyamını bir cümle ile açıklıyor. Hz. Hüseyin İmam'dır ve bu yüzden kıyam etmiştir, diyor. İmamet konusunu hemen belirtmekte fayda var, kaynaklar imamı belirleme yetkisinin tamamen Allah'a ait olduğunu söylemektedir. Bir sonraki imamı belirlemek kimsenin elinde değildir. Gadr-i hum günü, Hz. Ali'nin imametinin ilan edilmesine rağmen İmam Ali, Peygamber efendimizin defin işlemleri ile ilgilenirken Sakife'de yapılan toplantıda oldu-bitti ile halifelik ataması yapılmıştır. O günden bugüne yaşanan bütün sorunların odağında bu sorun yatmaktadır. Halifeliğin ehlinde olmaması İslam tarihi boyunca Müslüman halkın istismar edilmesine, yanlışa sürüklenmesine ve ezilmesine yol açmıştır. İşte İmam Hüseyin'in kıyamının ne kadar kıymetli olduğunu tam da buradan görelim. 

Kerbela üzerinden psikolojik, sosyolojik; siyasi ve idari, geçmiş ve gelecek bütün okumaları yapabiliriz. Bugüne kadar Kerbela hadisesi konusunda net olunamadı. Özellikle Sünni dünya sessiz kalmayı tercih etti. Bizzat Prof. Dr. Haydar Baş hocamızdan dinledim. Üstadı Mustafa Hayri Öğüt hazretleri ile sohbet ederken, kendilerine "evlat bir davada bir kişi haklı olur, iki taraf da haklı olmaz." dediğini bize aktarmıştır. Kerbela tarihte eşi benzeri görülmemiş bir katliamdır. Hem peygamberimizin pak nesli yok edilmek istenmiş hem de İslam ana ekseninden tamamen uzaklaştırılmak istenmiştir. Tam da burada Prof. Dr. Haydar Baş hocamıza olan minnet borcumuzu dile getirmemiz gerekir. Asırlar boyunca sinelerde kanayan bir yara olan Aşura’nın mantığını net olarak ortaya koymuştur. Artık bu ölçü ile analiz yaparak duruşumuz ve yürüyüşümüz düzeltilebilir.  

İmam Hüseyin bilinçli olarak hareket etmiştir. Kıyamete kadar sürecek olan hak batıl mücadelesinde Ehl-i Beyt duruşunun ne olduğunu canlı olarak göstermiştir. 

Yezid döneminde sünnet tamamen terk edilmişti. Kur'an'dan sapmalar söz konusu idi. İmam Hüseyin zillete boyun eğmemiş, Yezid'e biat etmemiştir. Ancak sürekli bir tehdit olarak görülmüştür. Halk, yaşananlar karşısında halifesiz kaldığını anlamış ve İmam Hüseyin'in halifeliğini ilan etmesi için yoğun istekte bulunmuştur. İmam şehit edileceğini biliyordu. Ancak Medine ve Mekke topraklarında kan dökülmesi yasaklandığı için bu şehirlerin ihtiramına saygı duyuyordu. Önce Mekke'ye ardından Kufe'ye doğru yola çıktı. 

Kufe’de, Kerbela’da İmam Hüseyin aile efradı ve arkadaşları katledilmiş, küçücük çocuklar kılıçtan geçirilmiş, Ehl-i Beyt ailesi tutsak edilip zincirlere vurulmuştur. Bu tabloya canların dayanması asla mümkün değildir. 

Onur ve hürmet İmam Hüseyin'in ve Ehl-i Beytin yanında olmakla mümkündür. Nitekim öyle de olmuştur. Ehl-i beyt, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (as) yaşadığı dönemde Mekke ve Medine şehirlerinde bulunuyorlardı. Kerbela hadisesi üzerine Ehl-i Beyt mensupları, dünyanın dört bir yanına dağılmış ve oldukça geniş bir coğrafyayı mekân tutmuştur. Kerbela İslam'ın anlaşılması, yaşanması ve yayılmasında önemli bir yere sahiptir. 

Gönüllerimiz İmam Hüseyin sevgisiyle yeşerirken, yaşanan mücadeleden de dersler çıkartmamız ümidiyle…