“KRİZ MİRİZ YOK”MUŞ

Vatandaşın kahir ekseriyetine kriz var kriz yok demeye gerek yok. Çünkü onlar her geçen gün nasıl eridiklerini, küçüldüklerini, güç kaybettiklerini görüyorlar. Görmeyenlere, gözünü kapatanlara dönüp de arkasına bakmayanlara, kulaklarını tıkayanlara söyleyecek çok söz, yazılacak çok rakam var. Ancak genel durumu en iyi yansıtan rakamlardan birisi olduğu için cari açık rakamlarına bakmak sanırım yeterli olacaktır. Cari açığın ne anlama geldiğini belirtmekte fayda var. Cari işlemler hesabı, bir ülkenin gelir ve giderlerinin izlendiği hesap demektir. Gelir kalemleri ihracat, yurt dışı işçi gelirleri, turizm, taşıma gelirlerinden oluşur. Gider kalemleri ise ithalat, taşıma giderleri ve seyahat masrafları, yabancı yatırımcıların kar transferleri gibi harcamalardır. ülkemizde cari işlemler, son 7 yıldan beri sürekli açık vermektedir. Yani AKP'nin hükümet olduğu bütün yıllarda cari işlem hesapları açık vermiştir. Hem de ne açık, katlanarak artan bir cari açık söz konusu olmuştur. Bir evin bütçesinde giren çıkan hesabı yapıldığında her sene arka arkaya açık verildiğini düşünün, yaşanan işte bu haldir. Bu çok net bir kriz demektir. Ele muhtaç olmak demektir.

Açığı kapatmak için alınan borçlar her geçen gün katlanarak artmaktadır. Elde avuçta ne varsa hükümet tarafından satılmasına rağmen cari açığın önüne geçilememektedir. SEKA satılmış, PETKİM satılmıştır, TEKEL satılmıştır, POAŞ satılmıştır, limanlar satılmıştır, topraklarımız son sürat satılmaktadır. Bunlara rağmen cari işlem açıkları rekor üstüne rekor kırmaktadır. Şimdi de sırada olan ne varsa satış hazırlığı yapılmaktadır. Sayın bakan sırada otoyolların, halk bankasının, şeker fabrikalarının, milli piyangonun olduğunu söylüyor.

Birilerinin hükümeti ikaz etmesi gerekmektedir. Taşıma su ile değirmenin dönmeyeceğini hatırlatması gerekmektedir. Satılan milletin malıdır. Günü kurtarma adına uygulanan ekonomi politikası çok ama çok tehlikeli uygulamadır. Artık mızrak çuvala sığmamaktadır.

Gerek dünyada gerekse ülkemizde yaşanan kriz, liberal ekonomi modellerinin iflas ettiğini göstermektedir. Gelişmiş devletler, bizim gibi ülkelerin birikimlerini sömürerek günlerini kurtarmaya çalışmaktadır. Artık bir çözüm yolu bulmanın vakti geçmektedir. Aslında çözüm uzağımızda değildir. Dünya akademik çevrelerinin de kabul ettiği çözüm yanı başımızdadır. Çözüm Prof. Dr. Haydar Baş beye ait olan “Milli Ekonomi Modeli”nde, çözüm “Sosyal Devlet Milli Devlet” tezindedir. Başka çözümü olan varsa onu da dinleyelim. Ama çözüm yoksa milletin kaderiye oynanmasın ve çözüm önerilerimize kulak versinler. Aksi halde son pişmanlık fayda vermeyecektir.