MEM çağının açılışı: Fil meseliyle Siyasetin geleceği

MEM çağının açılışı: Fil meseliyle Siyasetin geleceği

Bilgiye ulaşmanın ve bilgiyi kullanmanın yapay zekayla desteklendiği bir çağda yaşıyoruz. Haklı olmak, doğru olmak her zamankinden daha kıymetli. Siyasetin geleceği de doğru bilgi ile döşenecektir. 

Son dönemde ekonomi bahsinin açıldığı yer ve zamanlarda Milli Ekonomi Modelinden ve Sosyal Devlet Milli Devletten (MEM) bir (ç)alıntının olması gayet doğal bir gelişme oldu. 2005 yılında Prof. Dr. Haydar Baş hocamız tarafından dünyaya deklare edilen bu model yapılan uluslararası kongrelerle dünyanın dört bir tarafından gelen yüzlerce bilim insanı tarafından dünyaya mal edildi. 

Gelişen olaylar artık MEM çağının açıldığını gösterdi. Daha sonra bu bilim insanları, Haydar Baş hocamızın talimatı ile bizzat kendi ülkelerinde kendi akademik ortamlarında ziyaret edildi. Bunlarla sohbetler yapıldı. Takiben, Uluslararası bağımsız ekonomi modeli birliği kuruldu.

Haydar hocanın diğer eserleri gibi Milli Ekonomi Modelinin de sahibi bizzat hocamızın kendisidir. Bugün bazı insanlar MEM’in tespitlerini kendi düşünceleri gibi ifade etmeye kalkıyorlar, imaj elde etmeye çalışıyorlar. Bu insanlara dünyada eşi benzeri olmayan bu görüşleri sen ne ara düşündün diye sormazlar mı? Sonra MEM bir bütündür, bir modeldir. Bakın şöyle anlatalım. Mesnevî-i Şerîf'te meşhur bir mesel anlatılır. Bu hikâyede, bir fil getirilerek karanlık bir odaya konmuştur. Daha önce hiç fil görmemiş ve içeri giren insanlara, fili tarif etmeleri istenir. Her biri filin bir kısmına dokunur ve kendi tariflerini yapar:

Biri filin hortumunu tutar ve "Bu su oluğuna benziyor!" der.

Bir diğeri filin kulağına dokunur ve "Bu hayvan bir yelpazeye benziyor!" der.

Birisi filin ayağını sıvazlar ve "Bu bir sütuna benziyor!" der.

Başka biri de filin sırtını elleyerek, "Bu hayvan tahta benziyor!" der. Bu şekilde, her biri filin sadece bir kısmını deneyimleyen insanlar, kendi sınırlı algılarına dayanarak filin tamamını tarif etmeye çalışır. Her biri kendi deneyimine dayalı bir gerçeklik oluştururken, aslında filin bütünlüğünü kavramaktan uzaktırlar. İşte bütünsel bakış yani konunun künhüne hâkim olmak ile yüzeysel bakış arasındaki fark.

Ancak ne olursa olsun. Bu çalıntılar kaynağı işaret eder. Bu ifadeler puzzle’nin parçaları gibi bir araya geldiğinde Milli Ekonomi Modeline giden yolu gösterecektir. 

Prof. Dr. Haydar Baş hocamız modelini kendi hayatı, medeniyet anlayışı, ticaret ve sanayi uygulamalarından hareketle ortaya koymuştur. Kendi yaşadığı hayat bu modelin şahididir. Yetmedi, modeli anlattığı televizyon programları, konferans ve kongreler, yazılı metinler ve dünya çapındaki bilim insanları adeta modele ve sahibine şahit tutulmuştur. Bu modeli çalmaları mümkün değildir, çünkü gırtlaklarından geçmesi mümkün değildir. Kardeşim bu kadar şahitlerin olduğu yerde sen bu fikir bana aitmiş gibi konuşursan sana hırsız derler, gülerler sana… Bu binlerce şahit önünde bir cürüm işlemekle eşdeğerdir. Yapma! komik duruma düşersin. Son seçim döneminde boy boy Milli Ekonomi Modelinden Sosyal Devlet Milli Devlet modelinden bire bir kopya çektiler. 

Haydar Baş hocanın malını alacaksın, kendi malın gibi pazarlayacak öyle mi?

Yani sen daha çok basın yayına çıkabilirsin, senin daha çok paran olabilir, daha çok billboardlarda boy gösterebilirsin, senin siyasi gücün daha fazla olabilir diye çalıp çırpmayı hakkın mı zannediyorsun sen? 

Bu arkadaşlar şunu bilmiyorlar; bakın bir olayın tarih olabilmesi için üzerinden en az 50 sene geçmesi lazım. Bazıları 70 diyor, bazıları 200 diyor. Bir hadisenin tarih olabilmesi için üzerinden en az 50 yıl geçmesi gerekiyor. Neden, çünkü adam tutar bunu kendi siyasi gücüyle, kendi nüfusuyla, kendi parasıyla öyle bir pazarlar ki sahibinin sesinden daha çok sesi çıkar. Ama zaman içerisinde tarihi süreç içerisinde o senin sahiplenmen sabun köpüğü gibi söner. Kaynağı olmadığı için, yapay olduğu için intihal olduğu için, başkasına ait olduğu için, geri beslemesi olmadığı için, bütününe hâkim olmadığı için, yüzeysel olduğu için söner. Yok olur, gider. Yok olur gidersin, adın yok olur gider kardeşim. Sen bakma bugüne ne oldum deme, ne olacağım de… 50 yıl içerisinde her şey kendi kulvarına döner. Hanya da Konya da görülür. Ve gerçek ortaya çıkar. 

Ömrü olan görecek, hodri meydan.