Mevlana verdiği mesajı okuyabilmek

Mevlana verdiği mesajı okuyabilmek

Dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzün teminatıdır tespiti tarihi öneme haizdir. Millet olarak birlik ve beraberlik konusunda zor günler geçirdiğimiz şu zaman diliminde hem teşhis hem de tedavi bakımından zaman kaybetmemek gerekiyor. 17 Aralıkta Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) tarafından tertiplenen Mevlana’nın Şeb-i Arus diye ifade ettiği ölümünün sene-i devriyesi anma programında, konu dini ve milli boyutları ile ele alındı.

Medeniyetimizin
mimarlarından zirve şahsiyetlerden Hz. Mevlana'yı anlamak ve yaşamak ne anlama
geliyor hep birlikte görmüş olduk.

Prof. Dr.
Haydar Baş beyin 2012 Hz. Mevlana anma programında yaptığı konuşmanın bu
programda önemine binaen birebir okundu. İslam’ın Ehl-i Beyt mantığı ile
anlaşılması, yaratılışın asıl maksadı olan kulluk penceresinden ifadesi
aydınlatıcı ve doyurucu idi.   

Şeb-i Arus, medeniyet
anlayışımızın çok güzel bir ifadesi, ölümü düğün olarak yaşayabilmek. Ölümsüzlük
sırrına kavuşmuş Mevlana’nın vermek istediği mesaj kıyamete kadar geçerli bir
hale bürünmüştür. Onun için Mevlana’nın verdiği mesaj sadece kendi çağını
değil, gelecek çağları da kapsamaktadır. Önemli olan, verilmek istenen mesajı
doğru anlamak ve uygulamaktır. Mevlana hazretlerinin eserlerinin güzelliğinden
kimisi istifade ederken, kimisi de istismar yolunu seçmiştir. Prof. Dr. Haydar
Baş ise Mevlana'yı Mevlana olarak anlamamızı sağlayan  “İslam ve Hz. Mevlâna” eseri ile ana ekseni
ortaya koymuştur. Bu konuda bir örnek verelim. Mevlana'nın "Gel ne olursan
ol gel" çağrısının "İslam’ın takvaca ve azimetçe yaşanması” olduğunun
altını çizmiştir. Haydar Baş hoca, söz konusu eserinin gayesinin, çağımızın
insanını kimi zaman Hz. Adem, kimi zaman Hz. İbrahim, kimi zaman Hz. Muhammed
(sav) in özellikle çalışmasında ise Hz. Mevlana’nın diliyle hakka çağırmak olduğunu
belirtmiştir.

Sözlerimizi Hz.
Mevlana’nın mesnevisinden kendi sözleriyle bitirelim.  

“Katı taş
olsan, mermer kesilsen bile bir insan-ı kâmile ulaştın mı inci olursun/

Temiz erlerin
sevgisini ta canın içine dik; gönlü hoş kişilerin sevgisinden başka bir sevgiye
gönül verme/

Ümitsizlik
köyüne gitme, ümitler var. Karanlığa doğru yürüme güneşler var./

Gönül seni
gönül ehlinin mahallesine çeker, benlikse seni bilakis hapishaneye çeker./

Hadi bir
İnsan-ı kâmilden gıda ver gönlüne; yürü, devleti devlet sahibinde ara.”