Milli Ekonomi Modeli ve Türkiye'nin Küresel İnsanlık Vizyonu

Milli Ekonomi Modeli ve Türkiye'nin Küresel İnsanlık Vizyonu

Evet, bir süre daha vatandaşın acı çekmesi istenebilir. Tamam, çeksinler, ancak göreceksiniz, dönüp dolaşılacak ve Milli Ekonomi Modeline gelecekler. Başka bir çıkış ve çözüm yoktur. Milli Ekonomi Modeli, sosyal devlet ve milli devlet politikalarıyla bir bütünlük arz eder. Ancak serbest piyasa ekonomisinde vatandaşın alım gücünün azaltılmasıyla beraber vatandaş alışveriş yapamaz hale gelir. Bu durumda ekonomideki en büyük korkulardan biri olan durgunluk ortaya çıkar. Yurt dışından para alsanız, imalatı da arttırsanız vatandaşın cebinde satın alacak para olmadığı sürece ekonomi kilitlenir.

Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli, aranan çözümün adresidir. Matematiksel olarak 2 artı 2'nin 4 ettiği gibi, çözümün yolu ve usulü de budur. Milli Ekonomi Modeli, tüketim eksenli bir modeldir. Mehmet Şimşek'in uygulayacağı model üretim odaklıdır. Bu iki yaklaşım birbirine tamamen zıttır. 

Bakın ülkemizdeki yer altı maden kaynaklarımız, insanlarımızın inovasyon gücü, vatan sevgisi, millet aşkı, geçmişten geleceğe dönük aidiyet hissi gibi özelliklerimiz diğer ülkelerin elinde olmayan özelliklerdir. Milli Ekonomi Modeli ile sosyal devlet ve milli devlet politikalarıyla bu dünyada cennet gibi bir yaşam sürdürebiliriz. 

Hükümete tavsiyem, Türkiye'nin çözümü, kurucumuz ve kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk'ün ifade ettiği "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesine göre hareket edilmelidir. Bugün izlediğimiz Ukrayna-Rusya savaşını gördükçe içimiz acıyor. Bu durum gerçekten üzücü ve insanlık dışı değil mi? Haberlerde bombaların atıldığını, mermilerin sıkıldığını, masum insanların öldüğünü görüyoruz. Bu Allah'tan reva mı? Sizin daha iyi bir hayat yaşamanız için başkalarının yaşamlarını sona erdirmek mi doğrudur?

Gelişmişlik dediğimiz şey, savaşların başladığı ve insanlıktan, etik değerlerden uzaklaşmış bir dünya hayatı mıdır? Bizim yapmamız gereken Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesini gerçekleştirmektir. Bu, hükümetin yapması gereken bir şeydir. Bu ne demektir? Öncelikle, Suriye ile acilen barışık olmalıyız. Eğer Esad'la anlaşabilirsek, Suriye'yle barıştığımızda mülteci sorunu da çözülmüş olur. İnsanlar kendi ülkelerine dönmek ister. Hatıralarıyla buluşmak, anılarını yaşamak, aileleriyle bir araya gelmek ve kendi dil ve kültürlerini yaşamak isterler. Bu nedenle Suriye ile barışçıl bir ilişki kurulmalıdır.