Milli ve yerli ekonomi mi dediniz?

Milli ve yerli ekonomi mi dediniz?

Ekonomideki kırılganlık artarak devam ediyor. Özellikle Covid-19 pandemisi ile serbest piyasa ekonomisinin tabutuna son çivi de çakıldı. Batılı devletlerin ekonomik uygulamaları tam bir yamalı bohçadır. Artık aksiyoner değil, reaksiyoner davranıyorlar;  günü kurtarmaya çalışıyorlar. Dünya ekonomisi sürekli küçülüyor. Pandeminin daha ne kadar süreceği dahi bilinmiyor. Özellikle Corona virüsünün varyantları ve varyantların varyantları derken süreç tam bir keşmekeşe dönüştü. Ülkemizde olsun, dünyada olsun yeniden kapanmalar gündeme geldi. Üçüncü dalga denen bu süreçte ekonomi daha da zora girmiş vaziyette. 

Ekonomik çözüme acilen ulaşılması gerekiyor. Bunun tek yolunun Milli Ekonomi Modeli (MEM) olduğu artık bilenen bir gerçeklik. MEM sınırları da aşmış durumda, başta Çin ve Rusya olmak üzere BRICS devletleri tarafından uygulanıyor. Hocamızın sağlığında gelen bilim heyetleri sürekli danışırlardı, yetmedi Rusya Duma meclisine davet etmiş ve tam 6 saat dinlemişlerdi. 

Ülkemizde ise maalesef bilimsel bakış açısı henüz oturmadı. Siyasiler daha çok modelin etrafında dolaşmayı tercih ediyorlar. Yalnız başına kaldıklarında masa etrafında MEM merkezli müzakere ediyor ancak kamuoyunun önüne çıktıklarında farklı bir tablo ortaya koyuyorlar. Ancak taraftar tabanlarından gelen baskı karşısında daha ne kadar dayanabilecekler hep birlikte göreceğiz.

Ülkemizde sürekli artan fiyatlar bir başka ifadeyle enflasyon, gem'i azıya almış vaziyette. 

Hükümet kanadından gelen açıklamada ekonomik çözüm olarak üretim odaklı bir Türkiye hedefinden bahsediliyor. Hala serbest piyasa ekonomisi odaklı konuşuyorlar. Milli ekonomide, tüketim eksenli bir yaklaşım vardır. Piyasalara baktığınızda istediğiniz bütün mamuller var. Ancak onu alacak paranız yok.  O halde, vatandaşın cebine para koymanız gerek. Alıcısı olan malın satıcısı da olur. İşte o zaman siz yerli mamulü rahatlıkla imal edebilirsiniz. Nitekim Atatürk zamanında toplu iğneye muhtaç olduğumuz günlerde uçak üretmiş ve satmış bir milletiz.

Yeter ki milletin önünden engelleri kaldırın. 

Haydar Baş hocamız sadece konuşmadı, aynı zamanda bunları kaleme aldı. Bakın eserlerinde tarım sektörü için ne diyor: Tarım ve hayvancılık stratejik sektörlerdir, diyor. Hatta topsuz tüfeksiz yapabilirsiniz ancak tarımsız asla diyor. Hükümet icraatları ile tarımın köküne kibrit suyu döktü. Ülkemiz samana muhtaç hale geldi. Hala dışardan saman ithal ediliyor. Beri taraftan sanki bunlar yokmuş gibi algıya yönelik bakın ne diyorlar. "Beslenemezseniz, kendi gıdanızı üretemezseniz, yenidünya düzeninin esiri olursunuz" buna dense dense öğleden sonra tünaydın denir. 

Bunlar ülkemizdeki gıda enflasyonunu da analiz edemiyorlar. Neymiş; stokçuluk ve spekülasyonu market sayılarını arttırarak çözeceklermiş. 

Güler misin ağlar mısın?

Eğer bir ürün spekülatif kazanç elde etmek için bir yere istifliyor ve satılmıyorsa, çözüm bu ürünün bollaşmasını temin etmektir. Bundan başka bir çözüm de yoktur. Sonra hem verimli topraklarımız olacak, hem tarımsal enflasyona milleti mahkûm edeceksiniz; bunun mantıklı bir açıklaması yoktur.

Hükümet cephesinden dönem dönem "Yerli ve milli ekonomi modeline doğru adım adım ilerliyoruz" şeklinde açıklamalar geliyor. Açıklamalar olsun, icraatları olsun o kadar falso içeriyor ki…

Bir kere yerli ve milli ekonomiye adım adım ilerlenmez. Onların anlattıkları serbest piyasa ekonomisi içerisinde ekonomik sorunları çözebilmek üzere kurulan hayallerdir.

Diyorlar ki;

-Yerli ve milli ekonomi modeline doğru adım adım ilerliyoruz. 

Soru: Peki nasıl?

-Nükleer reaktörler devreye girdiğinde, 

Soru: Ne zaman?

-Karadeniz'de bulunan kaynak daha da genişleyince, 

Soru: Nasıl bir genişleme?

-Akdeniz'deki kaynaklara ulaşılınca, 

Soru: Hangi vasıta ile ulaşılacak?

-Enerjiden kaynaklanan cari açık sıfır noktasına gelince 

Soru: Benim vatandaşım ekonomiden anlamaz mı demek istiyorsunuz?

-Dışardan aldığımız malların çoğunu ülkemizde üretmeye başlayınca 

Soru: Bu da 2023 planı mı acaba?

-Yerli ve milli ekonomi modelinin tamamlandığını göreceğiz. 

Soru: Kaç bilinmeyenli denklem ile hesap yapıyorsunuz?

Yaptıkları bu açıklamaya ancak bizim Nasrettin hocamız cevap verebilir. 

Nasreddin Hoca arkadaşından borç ister, arkadaşı ise sorar: “Hocam borcunu ne zaman ödeyeceksin.” Hoca, “Diken alacağım onları koyunların geçtiği yerlere dikeceğim. Koyunların yünleri dikenlere takılacak, ben yünleri toplayacağım sonra onları ip yapıp pazarda satacağım ve borcumu ödeyeceğim” der. Arkadaşı gülünce hoca cevabı yapıştırır: “Hazır parayı görünce gülersin ya”

Sözün özü, çözüm; Çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Milli Ekonomi Modeline can simidi olarak sarılmak.