NATO-Varşova zirvesi neyin habercisi

NATO-Varşova zirvesi neyin habercisi

Avrupa Birliğinin liderlik iddiaları başlamadan bitmiş oldu.  Günümüzde dünyada iki gücün mücadelesi söz konusudur. Diyebiliriz ki Rusya, ABD'nin dünya krallığı hedefi önünde ciddi bir engel teşkil etmektedir. Arap baharı sürecinde görüldüğü gibi rahatlıkla mesafe kat eden ABD, Suriye'ye geldiğinde Rusya engeline takıldı ve adım atamıyor. O halde stratejik hedeflerine ulaşabilmesi için Rusya'yı bertaraf etmesi gerekiyor. Rusya ile mücadelede muvaffak olamayan ABD, her ne kadar Türkiye ile Rusya'yı kapıştırmak istemiş olsa da şu ana kadar buna muvaffak olamadı. Rusya ile Türkiye arasındaki sorun, ülkemizde ciddi anlamda hissedildi. Yaşanan güvenlik sorunları, ekonomik kayıplar kamuoyunun tepkisine yol açtı. Bu da AKP hükümetinin ve Sayın Erdoğan'ın geri adımı ile sonuçlandı.

Ancak ABD hedefinden vazgeçecek gibi görülmüyor.

Bu defa Rusya'yı kendi sınır komşuları üzerinden sıkıştırmayı ve meşgul etmeyi planlıyor.

Varşova’da yapılan NATO toplantısının temel sebebi budur. Rusya’nın bir zamanlar silahlı gücü olan Varşova Paktının kuruluş adresinde yapılan NATO Varşova toplantısının mesaj değeri de vardır. ABD, Rusya’ya birlikte hareket ettiğin devletleri de yanıma aldım demektedir.

ABD ve Rusya kendi aralarında güç yarışı içinde olabilir. Esas olan ülkemizin pozisyonudur. Burada üzücü olan, Sayın Erdoğan'ın ortaya koyduğu siyasetin, iki tarafa da, Türk tarafına da yaramadığıdır.

Rusya ile Suriye temelinde yaşadığımız sıkıntılar hala devam ediyor. Bu süreçte ülkemizin yaşadığı ekonomik sıkıntılar, güvenlik problemleri yoğun olarak devam ediyor. Yaşanan süreçte başta NATO olmak üzere hiçbir batılı kuruluş ve devlet yanımızda yer almadı. Bırakın yanımızda yer almak tam da elimizi güçsüz bulup, devletler arenasında yalnız görüp, Ermeni soykırım iddiaları konusunda da üzerimize geldiler.

İşte Almanya örneği. Sayın şansölye Merkel, Erdoğan'ın neredeyse kankası olarak gösteriliyor. Buna rağmen Almanya parlamentosu, Türkleri soykırımla suçluyor ve eğitim sistemi başta olmak üzere bunu kendi kamuoyuna mal etmenin adımlarını atıyor.

Aslında NATO’nun Varşova’da yaptığı bu zirve toplantısı zamanlama olarak tam da mesaj vermeye uygun idi. Türkiye iki taraf arasında köprü olabilecekken, tuttu kendisine her fırsatta dirsek gösteren NATO’nun ve ABD’nin sözcülüğüne soyundu.  Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Karadeniz’in bir Rusya gölüne dönüşmesine izin verilmemeli" sözlerine karşılık, Rusya'nın NATO Daimi Temsilcisi Gruşko'nun, “NATO da çok iyi anlıyor ki, Karadeniz asla bir NATO gölü olmayacak” ifadesi çatışmanın ekseninin Türkiye üzerinden olacağı konusunda ipucu vermektedir.

...

NATO toplantısında alınan kararlardan bazılarına göre, “Rusya tehdidine yönelik Baltık ülkeleri silahlandırılacak, Putin tehdit unsuru. Çünkü batı ile iş birliği yapmayı kabul etmiyor, Ukrayna’nın başına gelenler Polonya’nın da başına gelebilir algısı uyandırarak Polonya silahlandırılacak” kararları gelecek dönemdeki çatışma sahalarının ilanı niteliğindedir. NATO’nun esas yapmak istediği bir konu da Rusya’ya en yakın NATO gücü olan Türkiye üzerinden bir gerilim oluşturmak hatta silahlı bir çatışmaya zemin hazırlamaktır.

Bu konuda hükümet ayık ve uyanık olmalıdır.

Sayın cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tek adam edasıyla yaptığı fevri çıkışlar, ülkemiz için risk oluşturmaktadır. Devlet aklından, hafızasından, siyasetinden uzak olan duruş ve açıklamalar yarardan ziyade zarara yol açmaktadır. Sayın Erdoğan yaptığı açıklamalar ile ABD’nin hedef siyasetine el tutmaktadır.

Bir insan daha kaç defa ısırılmalıdır ki, aklı başına gelsin. Olaylar gereğince yorumlanamaya bilinir, gelecek hakkında tahminlerde bulunamaya bilinir, bunların hepsi doğaldır. Doğal olmayan, olayları okuyan ve gelecek hakkındaki bütün haberleri doğru çıkan lider insan, ilim insanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin dinlenmemesi. Bir kez daha yazmakta fayda var. Bölgemizde yaşananlar Büyük Ortadoğu Projesi ekseninde gelişmektedir. Hedefleri ‘Arz-u Mev'ud’u gerçekleştirmektir.