Oyun Bozuluyor: Sünni ve Şiilerin Buluşma Adresi Ehl-i Beyt

Yıllar önce değişik vesilelerle iş ilişkilerimiz olan alevi kardeşlerimize karşı mesafeli davranmış bunlar peygamberimizi kabul etmezler diye düşünmüştük. Allah günahlarımızı affetsin.

Hocamızın külliyatından sonra artık bu insanlara da muhabbetle bakmaya başladık. Bu insanlar da biz Sünnilere aynı duygularla bakmaya başladılar. Bu sene hac farizamızı ifa için Arafat'tan Müzdelife'ye giderken Caferi kardeşlerimizin otobüsünde kendimizi bulmuştuk. Çok kalabalık idi, arabada adım atacak yer kalmamıştı. Yolcular bundan rahatsız olup söylenmeye başladıklarında imam, "yerlerimizin genişlemesi için bir salavat getirelim' dediğinde hep bir ağızdan getirilen "Allahumme salli ala Muhammed ve Al-i Muhammed' salavattan sonra herkes rahatlamıştı.

Gelelim Alevilere. Yine tanıdığımız bir isimden hareket edelim. Arap Alevilerinden Hüseyin Bayram dede, Allah'a imanıyla, peygamberimize bağlılığıyla, İmam Ali'ye ve Ehl-i Beyt'e sevdasıyla tam bir Müslüman. Cem ibadetini de yapıyor, namazını da kılıyor. Aynı zamanda mahallesinin camisini de kendisi yaptırmış bir insan. Bu insanları tanıdıkça toplum üzerinde oynanan oyunları daha iyi anlamış oluyoruz.

ülkemizde ve İslam aleminde yeni bir süreç başlamıştır. Kişi planından toplum planına kadar artık Sünni ve Şia arasında ki buzlar erimeye başlamıştır. Kendi gönlümüze baktığımızda 'Allah, Muhammed, Ali' diyen Ehl-i Beyt'i rehber kabul eden herkesi artık seviyoruz. Onların da biz Sünnilerle diyalog geliştirdiğine ve bizlere karşı ilgi sevgi duyduklarına şahit oluyoruz. Birlik kervanı yola çıkmıştır. Bu konuda sayın Haydar Baş hocamıza ne kadar teşekkür etsek, Allah'a ne kadar hamd-ü sena da bulunsak azdır. Sempozyumdan önce "Sünni - Şia çatışması planlanıyor. Bir an önce programı yapmamız gerekiyor' diyen hocamızı gelişen olaylar yine haklı çıkartmıştır.

Hatay'dan hocamızı seven bir arkadaşımız bir Suriyeli Sünni bayanın Şialığı seçtiğini bu konuda bir kitap kaleme aldığını ifade eder. Bu kitabı Türkçeye çevirmek istediğini söylediğinde sayın Haydar Baş'ın ifadesi çok manidardır. "Toplumun sosyal dokusuyla uğraşmayın. İnsanlar Sünni de olabilirler, Şii de olabilirler. Esas olan Ehl-i Beyt çizgisinde olmalarıdır" demişlerdi. İşte temel espri budur. Birliğin adresi de budur, Ehl-i Beyt çizgisidir. Yani peygamberimizin mübarek hane-i saadetlerinde yaşanan İslam'dır.

Hatırlanacağı üzere Ehl-i Sünnet kaynaklarında da bulunan "Size iki şey bırakıyorum; onlara sarıldıkça necat bulursunuz: biri Kitabullah / Kur'an, biri âl-i Beytim."( Tirmizî, Menâkıb: 31; Müsned, 3:14, 17, 26) hadisi şerifinde geçen bu güne kadar karartılan Ehl-i Beyt, Haydar Baş beyin eserleri ve gayretleri ile gündeme gelmiştir.

(Bu makale Ahmet Hamdi Kepekçi'ye ait bir yazı serisidir)