SEÇMEN, STOCKHOLM SENDROMU YAŞIYOR (2)

SEÇMEN, STOCKHOLM SENDROMU YAŞIYOR (2)

Stockholm sendromundaki psikolojiyi nasıl açıklıyor, uzmanlar.

Seçmene hükmeden iradenin tavırlarında, şiddet ve iyi davranışlar gelgit yapar.

Mağdur olan kişi, farklı düşündüğü takdirde cezalandırılacağına inanır.

Kişi, yalnızlaştıkça kendisine baskı kuran iradeye daha çok bağlanmak zarureti hisseder.

Bizim ülkemizde bunların dik âlâsı yaşanmıyor mu?

Şimdi yönetici iradenin gelgitlerinden birkaç örnek verelim.

*Erdoğan'ın hem temeli faize dayalı serbest piyasa modelini uygulaması, hem de faize karşı duruş sergilemesi.

*Bir taraftan çiftçiye nefes aldırdıklarını ifade ederken, diğer taraftan Türk tarımını bitirmesi, samanı bile ithal edecek duruma gelinmesi.

*Bir taraftan bütün milliyetçiliği ayaklarının altına aldığını söyleyip, diğer taraftan tek bayrak tek millet demesi.

*Libya’ya kimse saldıramaz dedikten birkaç gün sonra, Libya’ya NATO hava operasyonunun komuta merkezinin İzmir olması ve Müslümanların kanının dökülmesinde tekrar rol alması

*İsrail ile ‘one minute’ oyunu oynayıp İsrail’le ticari faaliyetlere ve stratejik anlaşmalara devam etmesi.

Bu örnekler o kadar çok ki, hafızasını yoklayan okuyucularımız bu listeyi arttırabilirler.

Bir başka açıdan baktığımızda vatandaş o kadar korku içinde ki, telefonla konuşamıyor, yalnızken bile dinlenme korkusu yaşıyor. Muhalif hareketlerin içinde olmak istemiyor ve her geçen gün yalnızlaşıyor aynen ülkemizin yalnızlaştığı gibi. Algı yöneticileri buna da bir isim buldular, neymiş efendim ‘kıymetli yalnızlık’.

Yaşadıklarımız hep bir plan ve programın çerçevesinde uygulanıyor.

Bakın 2007 genel seçimlerinde, AKP’nin kullandığı temel sloganı hatırlıyor musunuz?

"İstikrar bozulmasın"

Profesyonelce kulak çekiyor, sakın sağa sola kaçmayın yoksa daha kötü olur diye aba altından sopa gösterilmektedir.

Bütün bunları dinledikten sonra uzman arkadaşlara bu tablodan halk nasıl kurtulacak diye sordum.

Dedikleri şu, farkındalık oluşturmak. Hükümetin uygulamalarının millet ve devlet nezdinde sebep olacağı kayıpların altını çizmek.

Tek tek insanlara anlatmak, topluma izah etmek; bıkmadan usanmadan…

Korkularından kurtulmasının mümkün olduğu konusunda seçmeni ikna etmek, ona çözümü göstermek.

Burada sayın Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosuna minnet borçluyuz. Bakın Milli Ekonomi Modeli ile vatandaşa güven veriliyor

Ehl-i beyt açılımı ile kardeşlik ve dostluk köprüleri kuruluyor.

Gerçek Atatürk halka anlatılarak milleti bir arada tutan bağlar güçlendiriliyor.

Genel seçimlerin adım adım yaklaştığı şu günlerde, bilinçli her bir şahıs Prof. Dr. Haydar Baş hocayla birlikte hareket etmelidir.