“Sıfır sorun” demek meğer -vazgeç kaç- demekmiş

“Sıfır sorun” demek meğer -vazgeç kaç- demekmiş

Sabah erkenden televizyonu açtığımda tv. kanalları zafer naraları atıyorlardı. Meğer Süleyman Şah türbesi içindeki kutsal emanetler alınmış ve türbe yerle bir edilmişti. Türbe inşaatı için sınırımıza sıfır noktada Suriye toprakları üzerindeki bir lokasyona bayrak dikilmişti. Başbakan Davutoğlu yaptığı açıklamada, Suriye’de iç çatışmaların çıkması sonucunda gerekli tedbirleri almak için türbenin sınırımızın sıfır noktasına taşındığını açıkladı. Ayrıca hiçbir merciden izin ve yardım alınmadığının altını çizse de işin aslının hiç de öyle olmadığı anlaşılmış oldu.

Bir kere dost ve kardeş olan Suriye ile sırf ABD ile eş başkanlık uğruna düşman olunmuştur. Yüzyıllardan beri Suriye'de bulunan Türk toprakları terkedilmiştir. Bu cumhuriyet tarihindeki ilk ve tek toprak kaybımızdır. Bu öyle bir toprak kaybı ki -vazgeç kaç- taktiği uygulanmıştır. Hükümetin ilk günden beri uyguladığı komşularla sıfır sorun politikasının ne olduğu daha iyi anlaşılmış oldu. Komşularla sıfır sorun diye ortaya çıkan AKP hükümeti, Suriye ile barış içinde yaşarken, nasıl oldu da savaş moduna geçebildi. Demek ki sıfır sorundan kasıt, ihtilaf halinde -vazgeç kaç- anlamına geliyormuş.

Yüzyıllardan beri Süleyman şah türbesi Suriye'de idi. Bugüne kadar sorun yoktu, bugün sorunun kaynağı da Esad yönetimi değildir. Türk siyasetinde bir akıl tutulması yaşanıyor. Bir taraftan Suriye elçiliğine bilgi veriliyor, diğer yandan cevap gelmeden operasyon düzenleniyor. Bir taraftan Suriye devletini tanıyan AKP hükümeti, diğer taraftan Suriye devletini yok kabul ederek Suriye topraklarında farklı bir bölgeye yerleşerek, Birleşmiş Milletler nezdinde işgalci konumuna düşüyor.

Türk hükümeti kime dost, kime düşman belli değil. Bir taraftan ışid'a yardım ediyor, bir taraftan özgür Suriye ordusuna destek veriyor; diğer taraftan bunlara karşı mücadele veriyor. Kobani'de pyd'lilere destek verilmemesi için mücadele veriyor, akabinde pyd ile ortak operasyon düzenliyor. Bu söylediklerim birer tespit değil, kamuoyunun da bildiği gerçekler. Hatta DTP’nin yaptığı açıklamada pkk'nın uzantısı ile yapılan bu operasyonun bir milad olduğu ifade edilmektedir.

Peki, Türkiye'nin dış politikası nedir?

Cevap şu, Türkiye’nin hiçbir dış politikası yoktur.  Hatta Türkiye devlet olmanın bütün birikimlerini süratle bozuk para gibi harcamaktadır. Devlet olmanın gereği diplomatik kurallarla değil, siyasi kararlarla hareket etmektedir.

Davutoğlu'nun ışid'ın türbeye saldırmasından çekinerek, ABD ve pyd ile ortaklaşa gerçekleştirdiği bu operasyonun şifrelerini çözdüğümüzde, hükümetin dış politikasının tamamen yap boz tahtasına döndüğünü görüyoruz; üstelik başkalarının yapıp bozduğu bir tahta. Önce ışid'a destek veren, pyd'nin karşısında olan Türk hükümeti, ABD'nin isteğiyle ışidın karşısında, pyd'nin yanında saf tutmuş oldu.

...

Bütün bu gelişmeler devletimiz ve milletimiz adına hayra alamet değildir. ‘Keser döner sap döner gün gelir hesap döner’ misali yarın sorumlular hesap vermek zorunda kalacaklarıdır.