Taahhütnamenin de çakmasını yaptılar

Taahhütnamenin de çakmasını yaptılar

2007 seçimlerinde Prof. Dr. Haydar Baş bey, Türk siyaset tarihinde bir ilke imza attı. Projelerini notere tasdik ettirdi ve ben yaparım dedi. İktidar olduğunda asgari ücret, ev hanımlarına maaş, vatandaşlık maaşı ve sosyal devlet ve baba devlet olmanın gereği olarak, vatandaşıma hak ettiklerini vereceğim dedi.

BTP genel başkanı Haydar Baş hocamız mitinglerde, salon programlarında noter tasdikinin ne anlama geldiğini anlatmak için,  hukukçuları şahit gösterdi. Hukukçular noter tasdikli taahhüdün bir senet olduğunu söylediler. İmza sayın Prof. Dr. Haydar Baş hocamıza ait olduğu için, bir olumsuzlukta sorumluluğun doğrudan Haydar baş hocamıza ait olduğunun altını çizdiler. Haydar hoca, projesinin ve sözlerinin altına bizzat kendi servetini, çoluk çocuğunun nafakasını sözünün kefili olarak göstermişti.

Zaman içerisinde Haydar Baş beyin Milli Ekonomi Modeli (MEM) projesinin Rusya tarafından tamamen uygulanması, BRICS devletleri tarafından uygulamaya başlanması, 120 devlette kısım kısım uygulanmasına dünya kamuoyu şahit oldu.

Sayın Baş, sömürüye tamamen karşı çıkıyor, milli servetleri devreye koyarak yeni bir kaynak açıklıyordu. Özellikle şu günlerde açıkladığı kaynaklar çok anlamlı. Bugüne kadar yok kabul edilen, milletin gözünden kaçırılan kaynakların, yıllık tutarı 8 trilyon civarında. Madenlerimiz, enerji kaynaklarımız, gayri safi milli hasıla ve kısmen de vergilerle bir değil on Türkiye’yi kıyamete kadar bakacak kaynaklar BTP genel başkanı Haydar Baş tarafından ortaya çıkartılmış oldu. Bu güne kadar hep yabancılara peşkeş çekilen bu değerler, yerin altında adeta gizlenen milli servetler, Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın döneminde milletin menfaatine sunulacak.

Kemal Kılıçdaroğlu, Haydar Baş hocamızın ekonomik söylemlerini birebir taklit ediyor, açıktan yaptığı intihal milletin gözünden kaçmıyor. Çektiği kopyada da yanlışlar var. Bir örnek verelim.  Kılıçdaroğlu noter tasdikli bir taahhütname yayınladı.

Ancak bir farkla! Bu evrak, maddi karşılığı olan bir senet değil.

Şayet bu sözünü tutamazsa başbakanlıktan ve genel başkanlıktan istifa edeceğini beyan ediyor. Bu söz için notere gerek yok ki, zaten bu sözleri yerine getiremeyen kişiyi millet fırlatır atar. Kılıçdaroğlu burada da politik davranıyor, algı yönetimi yapıyor. Kılıçdaroğlu kendisine güvenemiyor, vaatlerini yerine getiremezse tek tek her bir vatandaşın kendisine açacağı tazminat davasının kapısını açamıyor.

Gelelim AKP’ye. Adeta suçüstü olmuş suçlu gibi madenlerimizi yok kabul ediyor, MEM’in ekonomiye getirdiği bakış açısını görmezden geliyorlar. Kırık plak aynı söylemi dillendiriyorlar. Bütçe açığımız var diyorlar, vatandaşa daha fazla verirsek, ekonomi elimizde patlar diyorlar. Kendi harcamalarında son derece savurgan davranan hükümet, vatandaşla ilgili bir hak söz konusu olduğu zaman tasarrufu hatırlıyorlar.

Sözün özü milletimize varlık içinde yokluk yaşatılıyor. Vatandaşımıza layık görülen karın tokluğuna yapacağı bir işçilik. Haydar Baş bey ise kâinat devleti Türkiye'yi kurmak istiyor, kaynaklarını ortaya koyuyor.

Halkın içine karıştığımızda, artık milletimizin hakkını istediğine şahit oluyoruz. AKP rüyası bitmiş; millet asgari geçim imkânlarından bile mahrum durumda.

O halde hakkımızı elde etmenin tek yolu Bağımsız Türkiye Partisine (BTP) oy verip hakkımıza sahip çıkmaktır.