Tek adamlıktan, yalnız adamlığa

Tek adamlıktan, yalnız adamlığa

Seçim tarihi yaklaştıkça, siyasetin nabzı daha hızlı atmaya başladı. AKP hükümeti iktidarda kalabilmek için elindeki bütün imkânlarıyla her türlü yola başvurmaya devam ediyor.

Basın yayının ekserisi yandaş hale getirilmiş, devlette kadrolaşma gerçekleştirilmiş, ya benimlesin ya hiçsin yaklaşımı geçerli olmuş, ülke çapında estirdiği korku imparatorluğu ile ülke adeta AKP’ye mahkûm edilmiştir. Hükümetin on iki yılı aşkın iktidarı boyunca, başta dinimiz İslam olmak üzere her türlü kutsalımızı istismar etmesi işin cabasıdır.

Millet cephesinden baktığımızda ise, toplumumuz sosyal, ekonomik ve ahlaki olarak ciddi bir çöküntü içerisindedir.

Ancak tarih şahittir ki, zulümle kimse payidar olamamıştır.

Ekonomik çöküntü ulusal bütünlüğümüzü tehdit etmenin ötesinde, ülkemizi parçalanma noktasına getirmiştir.

Yaşanan ahlaki çöküntü neticesinde can, mal ve namus emniyeti kalmamıştır. Milletin ahı, AKP hükümetini tutmuştur. AKP hükümetinin kendi içerisinde bölünmeye doğru gittiğini görmekteyiz. Baktığımızda rüzgâr eken Erdoğan, şimdi fırtına biçmektedir. Siyasette Erdoğan ve Davutoğlu birbirine muhalif hale gelmiştir.

Bu çatışma sesli ve görüntülü olarak kamuoyu nezdinde yaşanmaktadır.

Bu konuda iki örnek verelim:

Birinci, başkanlık sistemi konusundaki tutum. Sayın Erdoğan, Başbakan Davutoğlu’na güvenmemiş olacak ki, sahalara çıkmış seçim çalışmalarına başlamıştır. Millete verdiği mesaj, eğer benim başa geçmemi istiyorsanız, dört yüz vekil verin ki, başkanlık sistemi gelsin.

Hükümet cephesi ise, Arınç üzerinden yaptığı açıklama ile başkanlık sisteminin öncelikleri arasında olmadığını ifade etmiştir.

İkinci konu, Sayın Erdoğan son günlerde faizin yüksek olduğunu sık sık gündem etmektedir. Bu konuda Merkez Bankası başkanını suçlamaktadır. Merkez bankasının faiz oranlarını düşürmesini istemektedir. İlginç olan bugünkü ekonomik tablo, kendisinin başbakanlık döneminden farklı değildir. Merkez Bankasının, serbest piyasa ekonomisi içerisinde faizi düşürmesi mümkün değildir.  Not olarak belirtelim aslında cümle alem biliyor ki, faizi sıfırlamanın tek yolu Prof. Dr. Haydar Baş beye ait olan Milli Ekonomi Modelini uygulamaktır. Fakat Milli Ekonomi Modelinden alıntı yapan Erdoğan, MEM’i gizleyerek samimiyet testinde sınıfta kalmaktadır.

Cumhurbaşkanına karşı hükümet cephesinden sesler yükselmeye başladı. 

Bakanlar Ali Babacan ve Mehmet Şimşek, Cumhurbaşkanı'nın Merkez Bankası konusundaki açıklamalarından hükümet olarak rahatsız olduklarını ifade etmişlerdir.

Şu bilinmelidir ki, bu yolun sonu çıkmaz sokaktır, bu yoldan gidenlerin akıbetleri ise hep içler acısı olmuştur.