Tercihiniz 2015 mi yoksa 2023 veya 2035 mi?

Tercihiniz 2015 mi yoksa 2023 veya 2035 mi?

TÜİK verilerine göre, Tüketici Güven Endeksi 6 yılın en düşük seviyesine geriledi. Bu veri vatandaşın gelecek adına ümitsiz olduğunu gösteriyor. Genel seçimlere sayılı günlerin kaldığı günümüzde, seçmen eğilimini gösteren en iyi rakamlardan birisi budur. Tüketici güven endeksi Mayıs'ta 64.29'a gerileyerek, bir önceki aya göre daha da azalması güven eğrisinin aşağıya doğru dönük olduğunu gösteriyor. Böylece vatandaşın güveni son 6 yılın en düşük seviyesine gerilemiş oldu.

Zaten vatandaşın nabzını tuttuğunuzda bunu rahatlıkla görürsünüz. Toplumda ciddi bir AKP karşıtlığı söz konusudur. İşte tam da bu noktada algı yönetimi devreye giriyor.

Mevcut durumda AKP hükümeti marifetiyle olan asgari ücret 949 TL dir.

Hükümetin bu rakamı yükseltmeye ne niyeti var ne de gücü.

CHP asgari ücret 1500 TL olacak vaadinde bulunurken, asgari ücreti HDP 1800 TL, MHP 1400 TL açıklarken aslında her biri algı yönetimi kulvarında olduğunu göstermiş oluyor. Bu rakamlar seçmende gereken heyecanı uyandırmadı, çünkü bu rakamlar vatandaşın derdine derman olacak cinsten değildir.

Umut fakirin ekmeğidir. Bu nükteyi istismar eden siyasiler geleceğe dönük projelerle halkın önüne çıkmaya çalışıyorlar. Dikkat edilirse halkın feryatlarına kulağını tıkayan AKP hükümeti 2025 yılı ve daha sonraki yıllara dönük projelerden bahsediyor. CHP de bu kervana  katıldı. Kemal Kılıçdaroğlu sır gibi sakladıkları  "Yüzyılın Projesi"ni açıkladı. Projede öngörülen Türkiye’nin ortasında özel kanunlarla yönetilen bir serbest pazar mantığıyla ülkenin “kargo ülke” haline getirilmesidir. Bu doğrudur, yanlıştır. İşin bu noktasına girmeyeceğim. Sormak istediğim şu, “acil” denen bir kavram vardır. Ülkenin acil sorunları dururken öncelikle bunlara çözüm üretmek gerekir. Borca batmış bir Türkiye ve millet var. Bu konuda asgari ücreti 1500 TL vaad ederek refahı tabana yaymaktan bahseden ve ekonominin başına Kemal Derviş’i getireceğini açıklayan Kılıçdaroğlu çözümden çok ama çok uzaktır. Kemal beyin anlattığına göre (her şey gerçekleşse bile, 2035 yılına gelindiğinde yani 20 YIL SONRA) Türkiye’nin milli geliri 2,7 trilyon dolar olacakmış. Dünyanın içinde bulunduğu sosyal, siyasi ve askeri kaosun gittikçe arttığı 21. yüzyılda dikkat edin bugünden değil 20 yıl sonradan bahsediliyor.

Yarınlar mutlaka önemlidir, ancak vatandaş yaşamak için iş istiyor aş istiyor.

Şeyh Edebali’nin, Osman Gaziye nasihatini hatırlatmak isterim. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” Öncelikle sosyal devlet olunacak ve vatandaşın huzurlu yaşamı temin edilecek. Bu olmadan olmaz.

BTP genel başkanı Haydar Baş beyin Milli Ekonomi Modeli uygulamaya geçtiği gün Türkiye’de güneş farklı doğacaktır. 10 sene 20 sene sonradan bahsetmiyorum. Prof.Dr. Haydar Baş hocamızın verdiği bir örnek vardır. Bir öğrenci bir matematik sorusunu bilmiyorsa ona bir saat değil, 10 saat 100 saat müsaade etseniz de yine problemi çözemez der. Oysa çözümü bilen için 5 dakika da yeter.

İşte ülkemizin sorunları da böyle. Ülkemiz ve milletimiz elleri, kolları, bacakları bağlı vaziyette. Bir de üstüne üstlük gözleri de bağlanmaya ve kulakları tıkanmaya çalışılıyor. Haydar hoca bu bağları çözdüğü zaman kalkınma da, huzur da bir an da gerçekleşecektir.

Yeri gelmişken Haydar Baş hocamızın açıkladığı BUGÜNÜN yani 2015’in kaynaklarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

3 KATRİLYON Dolarlık madenlerimizden yıllık elde edilecek gelirimiz: 5 TRİLYON TL

Millet olarak alın terimizin karşılığı olan yıllık gelirimiz: 2 TRİLYON TL

Vergiden kazanılacak 500 MİLYAR TL

Enerji kaynaklarımızdan 200 MİLYAR TL

Toplam: 7 TRİLYON 700 MİLYAR TL

İşte bu kaynaklarla BTP iktidarında asgari ücret 5000 TL, ev hanımlarına maaş 1500 TL olacaktır.

0 halde seçmen, umudu mu katık edecek, seçim sandığına kadar gelmiş olan kısmetini mi tercih edecek?

7 Haziran seçimleri bu sorunun cevap olacaktır.

Görülen o ki, millimizin yaşadığı bunca acı tecrübenin sonucunda, millet işi aşı Haydar Baş’ı tercih edecektir.