Verilmesi gereken tarihi karar

Verilmesi gereken tarihi karar

ABD ziyareti ve ardından yapılan açıklamalar, Erdoğan açısından pek iç açıcı değil. Obama'nın Erdoğan hakkında olumsuz düşüncesi, Erdoğan’ın böyle bir şey yok demesine rağmen, Beyaz saraydan yapılan "Obama sözlerinin arkasında" diyerek, Erdoğan’ı yalanlaması altı çizilecek olan gelişmelerdir.

Dost acı söyler; bunun bilinen birçok örneği vardır. Yaşananlar hiç de sürpriz değil, çünkü ABD kendi menfaati için belli bir süre insanlarla birlikte hareket eder; sonunda işi bittiğinde deliğe süpürmeyi de ihmal etmez.

Erdoğan, üst akıl Türkiye’yi parçalamak istiyor derken, özünde ne düşünüyor acaba? Madem öyle niye gereken tedbir alınmıyor. Neden hala ABD’nin dümen suyunda siyaset yapılıyor. Neden hala AB’nin emir eri gibi davranılıyor. Bütün bu gelişmelere baktığımız zaman bir samimiyet sorunu olduğu anlaşılıyor. AKP milletvekili Ensarioğlu, önce bilmiyorduk, ne yaptığımızı da bilmiyorduk. Artık oyun kuruyoruz, oyun bozuyoruz diyor. Bu ifadelerin gerçeği yansıtmadığını anlamak için çok düşünmeye gerek yok. Türkiye'nin yaşadığı iç ve dış sorunları gözünüzün önünden geçirmeniz yeterli. Bırakın bu gelişmeleri devletin üst kademesinin ülkenin içine düştüğü tablonun vahametini itiraf etmesi bile çok anlamlıdır.

...

Mültecileri ülkesine kabul etmeyen Avrupa Birliği devletleri diğer taraftan tam bir komiserlik yapıyorlar. Neymiş mültecilere gereken ilgi ve destek veriliyor mu diye Türkiye sürekli denetim ve gözetim altında tutuluyor.  Yunanistan’dan getirilen mülteciler, medyada "mülteci iadesi" diye yer aldı. Ne demek iade, yani olması gereken yere getirildi. Yani, yeni Türkiye’ye verilen görev mülteci kampı olması. Gelenlerin içinde bir tane Suriyeli bile olmaması projenin çok daha detaylı olduğunu gösteriyor. Bu konuda hükümet her zaman olduğu gibi yine kendi yazıyor, kendi oynuyor, halkın hassasiyetlerini hep göz ardı ediyor. Bu arada hükümet dut yemiş bülbül gibi sessizliğini koruyor sadece boyun eğme ile meşgul. Saray ve hükümet hala ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi konusunda desteğe devam ediyor. Bir taraftan Esat'a ver yansın ederken, diğer taraftan Rusya ile ipleri germekle meşgul.

Gelişen olaylar sonucunda artık Türkiye tam bir darboğazın içine düşmüş durumda. İlker Başbuğ paşa, Rusya, İran ve Suriye merkezi hükümeti ile ilişkiler normale çevrilmeli diye konuşmaya başladı. Bu arada ABD ile ortak hareket etmeye çalışmalı diyor. Peki, hükümet süratle gittiği bu yolda viraj alabilecek mi? Gelişmelere bakılırsa hükümet bunu başaramayacak.

Peki, zamanında Prof. Dr. Haydar Baş hocanın ikazları dinlenseydi, kötü mü olurdu. Ne Suriye batağına girilir ne de yapılan yanlışlardan nasıl döneceğiz diye düşünülürdü. Suriye’nin, Türkiye’nin güvenliğinin, birlik ve beraberliğinin kapısı olduğunu az mı söyledi, Haydar hoca. Rusya ile ülkemiz menfaatlerinin örtüştüğünü az mı söyledi Haydar hoca. AKP hükümetinin çok yanlış bir dış politika sergilediğini az mı söyledi.

Özet olarak geçmişteki hata ve ihmallerimizden vazgeçmedikçe, ülkemizin içine düştüğü vahim tablodan kurtulması mümkün değildir.

Son sözümüz, kiminle beraber olunacak ve kiminle birlikte yolculuk yapılacak işte esas verilmesi gereken tarihi karar budur.