Yayıncılığa bir de ‘sanal gerçeklik’ gözü ile bakalım

Yayıncılığa bir de ‘sanal gerçeklik’ gözü ile bakalım

Arkadaşlarımız yeni bir bina ve yeni stüdyolar ile yayıncılık çıtasını daha yükseklere çıkardılar. Türkiye'nin en gelişmiş teknolojik yatırımları, çok ciddi bir özveriyle ve çok ciddi bir gayret ile ortaya çıktı. Alın teri ve öz emeğin sonucu olarak gelinen bu noktayı ne kadar tebrik etsek azdır.

Meltem TV, Haydar Baş hocamızın eseri,  O'nu özlemle hasretle rahmetle anıyoruz. Meltem TV'nin kuruluş amacında milli birlik, milli bütünlüğü temin etme maksadı vardı, Türk İslam aile hayatının nasıl olması gerektiğini ifade etme azmi vardı. Bunu başardı da. Hem de özgün duruşuyla, ailemizin televizyonu olurken hocamızın daha ilk kuruluş yıllarında ifade ettiği gibi, dünyada bir numara oldu.

Türkiye'de özel televizyonlar ilk defa devreye girdiğinde, doğrudan milli değerlerimiz hedefe alındı. Aile kurumunun temellerine dönük saldırıların aktörü oldu televizyonlar.

Maalesef başarılı da oldular, çünkü televizyon insanımızın en mahrem ortamına kadar girebiliyor. Engel tanımıyor, dağlar taşlar aşıyor ve hedefine ulaşabiliyor.

TV yayıncılığı eğlencenin yanında bir eğitim aracıdır. Yeri geldiğinde bir spiker, bir fikir insanı ve dizide bir oyuncu üzerinden mesaj verilebiliyor. Meltem TV ye olan ihtiyaç bakın nasıl ortaya çıkıyor. Hocamız özel bir TV kanalını izlerken, ekranda bir aile bunalımı sahnesi ile karşılaşıyor. Aile içinde gayri meşru bir ilişki konu ediliyor. Verilen mesaj, sonuç ne olursa olsun bu tarz ilişkilerin kapısını aralamak.

O günün koşullarında TV kanalı kuracak maddi güç olmadığı gibi, teknolojik bir tecrübe de yok. Ancak bir ideal var, bir aşk bir muhabbet var. Devlete bağlılık, millete bağlılık var; Allah'a kulluk gayesi var. Binaların tepelerine dikilen mahallî verici ünitelerinden dünyayı aydınlatan yayın kapsama sahasına işte bu koşullarda gelindi.

Meltem TV çizgisinden bir milim taviz vermedi. Devlet millet bütünlüğü, asker-sivil kardeşliği temelinde siyasete getirdiği bakış açısı ile ailemizin televizyonu oldu. Emeği geçen arkadaşlarımızı tebrik ediyoruz.

Özellikle 1960'lı yıllarda doğurganlık oranı % 2,1 civarındaydı. Önümüzdeki yıllarda bu oranın daha da düşeceği ifade ediliyor. Nüfus artış oranı bir taraftan azalırken, diğer yandan süratle yaşlanıyor. Dün 20 olan küresel yaş ortalaması bugün 30, 2100’de nüfus artışının % 0.1'e düşmesi ile 40’ın üzerine çıkacak.

Bunun nedenlerini araştırmak lazım. Bu durum dünyayı tehdit ediyor. Bunun başlıca sebepleri ekonomik kaygılar, yaşam tarzı ve yanlış hükümet politikalarıdır. Kırsaldan şehirlere göç, evlilik yaşının yükselmesi doğurganlığı da azalttı.

İnsanlığın iş aş ihtiyacına bir çözüm üretilemedi. Bu defa doğuştan sahip olunan doğal yaşamın gereği olan ihtiyaçlar karşılanamayınca arayış gayri meşru zeminlere kaydı. Bizim aile yapımız ahlak ve namus anlayışımız bu durumdan zarar gördü.

Yaşanan global ekonomik kriz, pandeminin etkisi ile piyasaları daha kırılgan hale getirdi.

Tam da burada Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Milli Ekonomi Modeli’ne (MEM) ve bu model temelinde uygulanacak olan Milli Devlet Sosyal Devlet projelerine ihtiyacımız var. Evlenmek isteyenlere yönelik verilecek faizsiz kredi, ev hanımı maaşı, çocuk maaşı, vatandaşlık maaşı ile aile yuvası kurabilecek. MEM’in tüketim eksenli bir model olması, tüketimi ile beraber emme basma tulumba gibi çalışarak üretimi ve istihdamı da tetikleyecektir.

Günümüzde hocamızın modelinden kaynak gösterilmeden çalıntılar yapılıyor. Bununla başarılı olamazlar. Ancak kısa bir iyilik hali yaşarlar. Modele bütüncül yaklaşmak gerekir. Öncelikle bağımsız duruş sahibi olmak gerekecek. Bunun için MEM’i parti programı hale getirmiş olan Bağımsız Türkiye Partisi ile hareket etmiş olmanız gerekecek. Bu modelin sahibi olan Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın yetiştirdiği kadrolarla hareket etmeniz gerekir. İşte BTP’nin genç genel başkanı Hüseyin Baş Bey bu konuda biçilmiş bir kaftan görevi görüyor.

Milletin algı yönetimine takılmadan gelip bu organizasyonda yerini alması gerekiyor. Algı yönetimi büyük bir engel, küçümsememek gerek. Bakın şimdi sanal gerçeklik gözlükleri var. Fırsat bulursanız takın ve yaşayın. Bilinciniz açıkken bile sanal gerçeklik sizi alıp öyle bir psikolojinin içine taşıyor ki adım atamaz hale geliyorsunuz. Görsel medya ile yapılan algı yönetimi ile de insanımız çözümün parçası değil de bir anda sorunun kendisi olabiliyor.

Her geçen gün Meltem medya grubuna olan ihtiyacımız daha çok artmaktadır.