Yeni Türkiye'nin hal-i pürmelali

Yeni Türkiye'nin hal-i pürmelali

Hükümetin bakanı Yüce Divan'a güvenmiyoruz, yolsuzlukları kendimiz temizleriz derken, AKP’li milletvekili ise , Yüce Divan siyasi kapandır. Bu yola girilmesi çok tehlikeli sonuçları beraberinde getirecektir. Anayasa Mahkemesine hiçbir şekilde güvenmiyorum" diyor.

Üyelerinin pek çoğunu kendisi atadığı halde hükümet Anayasa mahkemesine güvenmiyor.

Bu ilk defa olmuyor, aynı güven problemi kendilerinin düzenlediği Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda da yaşanmıştı. Hükümet kendi reyine uymayan mahkemeleri yok kabul ediyor. Üstelik hemen saldırıya geçiyorlar.

Burada iki sorunun cevabına bakalım.

Hükümet yüksek mahkemelerden birisi olan Anayasa mahkemesine güvenmiyorsa, halk nasıl adli yargı mahkemelerine, idari yargı mahkemelerine güvenecek? Burada halka açıktan hukuka güvenmeyin mesajı verilmektedir.

İkincisi peki mahkemelere güvenmeyeceksek sorunlar nasıl çözülecek, hak arayışı hangi mecrada olacak. Bu konuda da sayın bakan bakın ne diyor, ‘yolsuzlukları kendimiz temizleriz’ diyor. O halde şimdiden sonra sorunları herkes kendisi mi çözsün, demek isteniyor. Bu gidişat terör ve mafya yapılanmasına destek anlamına gelmiyor mu.

Gelelim Anayasa mahkemesinin seçim barajı kararına…

Başkan Haşim Kılıç, mahkeme üyeleri üzerinde müthiş baskı olduğunu ifade ettiğinde mahkemenin ne karar vereceğini de aslında açıklıyordu. Haşim beyin, oylamaya katılmamasını mahkeme üzerinde kurulan baskıya gösterdiği tepki olarak okumak gerekir.

Anayasa Mahkemesini vesayet rejiminin son kalıntısı olarak gösteren yandaş zihniyetin düştüğü tezata bakar mısınız?

%10 luk seçim barajı dünyada benzeri olmayan bir seviyedir. Bu baraj darbe mahsulüdür. Bu baraj her fırsatta askeri vesayetten yakınan AKP’nin samimiyet testidir. Ancak işine gelmediği için baraja dokunmamıştır. 

İşte Yeni Türkiye’nin hal-i pürmelali budur.