Zifiri karanlıktan nasıl çıkılacak?

Zifiri karanlıktan nasıl çıkılacak?

Prof. Dr. Haydar Baş, 1 Kasım 2015 tarihindeki genel seçimden sonra yaptığı açıklamada "Türkiye'yi zifiri karanlığa gömdünüz, içinden çıkmanız da asla mümkün değildir. Net konuşuyorum, içinden çıkmanız asla mümkün değildir" dediği zaman yeni bir tanımlama ile karşılaşmıştık. Daha önce birçok erken uyarılarına ve ikazlarına muhatap olan Türk milleti, bu defa yepyeni bir kavram ile karşı karşıya kalmıştı.  Neydi bu zifiri karanlık? Öyle ya, bugüne kadar tespitleri harfiyen doğru olarak çıkan Haydar hoca zifiri karanlık ifadesi ile de sosyolojik mi, ekonomik mi, yoksa siyasi bir analiz mi yapmıştı.

Aradan geçen kısa süre içerisinde bu kavramın ne anlama geldiği anlaşılmaya başlandı. Ülke bütün şubeleri ile zifiri karanlığın içine girmiş durumda. Bu konuda örnekleri arttırmak mümkün ancak sadece Türk lirasının değer kaybedişi bile karanlığın boyutlarını göz önüne serecektir. TL süratle değer kaybına uğramıştır. Her ne kadar dolar karşısında değer kaybı çok gündem edilse de, bu kayıp sadece dolara karşı değildir. Türk lirası döviz karşısında yıpranmıştır. Bazı aklı evveller biz ekmeği dövizle almıyoruz gibi ucuz mantıkla konuşsalar da, ülke ekonomisinin yabancı ürünlere bağımlılığı, devletin döviz cinsi ile borç alması, dövizin yurt içinde geçer akçe olması sonucu ülkemiz zaten dövizin boyunduruğu altındadır. Milletin emek ve üretimi sadece ve sadece yabancı ülkelerin kâğıdına değer kazandırarak onu para haline getirmektedir. TL’nin değeri dövize endekslidir ve her gün bu değer ülkemizin boynuna geçirilmiş ilmek gibi çekilmektedir.

Hükümet maalesef uzun yıllar boyu, güya ekonomik başarılarını döviz karşısında TL’nin değer kaybetmemesini şahit göstererek anlatmıştır. Dövizin sabit olduğu yıllar siyasette ve diplomasi de taviz verilen yıllardır. Maalesef hükümet bunu görememiştir. Ülkemizde uygulanan BOP kapsamında artık vurucu adımlar atılacaktır. Bunlardan birisi de dövizdeki önlenemeyen yükselmedir. Çözüm adına atılan adımlar da ateşe körükle gitmek gibi olmaktadır. Hükümetin aldığı her tedbirde dövizin ve altının ateşi daha da yükselmektedir. Dövizdeki artışı henüz milletimiz tam anlamı ile anlayamamıştır. Bunun hayatın akışına etkilerini hissettikçe işin vahametini daha iyi anlayacaktır. Burada millet sonuçlar üzerinde yoğunlaştırılarak sebepler gizlenmeye çalışılsa da bu uzun sürmeyecektir. İnsanlar artık sebepleri sorguladıklarında bunun sebebinin dışa bağımlı ve milli projelerden mahrum bir siyasetten kaynaklandığını göreceklerdir.

Döviz endeksli bataklıktan kurtulmanın tek yolu Prof. Dr. Haydar Baş hocanın uzun yıllardan beri anlattığı milli paradır. Milli para millete ait para demektir. Milletin emek ve üretimi karşılığı tedavüle giren para demektir. Senyoraj hakkını kullanabilen bağımsız bir devlet demektir. Parasını sosyal devlet anlayışı ile milletine veren devlet demektir. Döviz kurunu dalgalı değil de sabit kur şeklinde uygulayabilen devlet demektir. Netice şudur, ancak Haydar hoca ve Milli ekonomi Modelinin uygulandığı yerde milli paradan bahsedebilir.

Ezcümle zifiri karanlıktan çıkmanın tek yolu Haydar Baş hoca ve Milli Ekonomi Modelinin güneş gibi etrafı aydınlatması ile mümkün olacaktır.