15 Temmuzların önüne geçmek için teşhis doğru, ya tedavi…
15 Temmuz gecesi Sn. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
yaptığı konuşmada iki önemli tespit vardı. Asıl sorumluluk FETÖ'yü
doğuran ekosistemi yok etmek, diğeri ise FETÖ'nün, 1970'lerden beri devlet ve
millet arasında oluşan fay hatlarını kullanarak sirayet ettiğidir. Bunlar doğru
tespitlerdi. Ancak bunların içini gelin birlikte dolduralım. Elbette FETÖ, 15
Temmuz gecesi yoktan var olmadı. Bu organize hareketin bir öncesi vardı.
Fethullah Gülen'in sahnede yerini alması, Vatikan'ı ziyaret
etmesi ve papaya bağlılığını ifade eden mektubu vermesi ile başlamıştır.
Günlerden pazartesi günü idi ve Haydar Baş hoca "Prof. Dr. Haydar Baş ile
Haftanın Sohbeti" programına başlamak üzereydi. O sırada başka bir TV
Kanalında Ali Kırca Vatikan'da bulunan F.Gülen ile canlı telefon bağlantısı
kurarak, kritik bir soru sordu. “Bu ziyaretinize Türkiye’den karşı çıkan var mı?”
O da “evet var, marjinal bir grup karşı çıkıyor” dedi.
Oysa Gülen’in papayı ziyareti kamuoyu ile hiç paylaşılmamıştı.
Ancak bu konuda bir gelişme yaşanmıştı. Haydar hoca son dönemde F.Gülen’in
papazlarla düşüp kalkmasının hiç de hayra yorumlanmayacağını ifade ederek
tarihi bir mektup kaleme almıştı. Bu mektubunda yapılan yanlışlıkları bir bir
sayarak Gülen’in şahsında dinlerarası diyalog tehlikesine dikkat çekmişti.
Haydar hocanın, F. Gülen’e ikazlarında ne kadar haklı olduğu,
Gülen'in Vatikan ziyaretinde papaya sunduğu mektup okununca ortaya çıkıyordu. O
günü çok iyi hatırlıyorum. Haydar Baş hocamız kadrosunu toplamış ve olayın vahametini
dile getirmişti. Dini bütünlüğümüzün tehdit edildiğini ardından milli
bütünlüğümüzün tehlikeye maruz kalacağını ısrarla vurguladı.
Bakın F. Gülen'in papaya mektubu nasıl başlıyordu hatırlayalım.
“Papa 6. Paul Cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası
Diyalog için Papalık Konseyi misyonunun bir parçası olmak üzere burada
bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir
şekilde hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en
mütevazı yardımlarımızı sunmak için size geldik… (9 Şubat 1998)”
Gülen, papalık misyonunun emellerine hizmet etmek
istediklerini açık ve seçik bir şekilde dile getiriyordu. Fakat ne hikmetse
bunu bir tek gören ve mücadele veren Üstad Prof. Dr. Haydar Baş hoca olmuştu. Neredeyse
herkes Gülen’in yanında idi, Haydar hoca ise neredeyse yalnız kalmıştı.
Etrafında kendi yetiştirdiği bir kadro ile 20 yıl mücadele verdi. Ne pahasına
olursa olsun, mücadelesinden vazgeçmedi.
İşte o günlerden 15 Temmuz darbe girişimine, hatta bu
günlere kadar F. Gülen’i ayakta tutan “ekosistem” emperyalist batının işgal
girişimi olan Vatikan misyonu dinlerarası diyalog çalışmaları idi.
İşte 15 Temmuz böyle bir sürecin sonucu başımıza musallat
olmuştur.
İnsan hakları demokrasi, devlet düzeni, millet, bayrak,
namus anlayışı zarar görmüş milletin ve devletin refleksleri ile oynanmıştır.
Sayın Erdoğan'ın yapmış olduğu bir başka tespit ise,
FETÖ'nün, 1970'lerden beri devlet ve millet arasında oluşan fay hatlarını
kullanarak sirayet ettiğidir. Doğrudur, ancak bu tespit söz konusu fay
hatlarını ortadan kaldırmayı gerektirir.
Bu fay hatlarına karşı gerçek anlamda çözüm odaklı mücadele
veren de Prof. Dr. Haydar Baş hoca olmuştur. Haydar Baş hocanın hayatı
incelendiğinde ömrü boyunca bu fay hatlarını ortadan kaldırmak için çabaladığı
görülecektir.
Devlet- millet birliği, asker- sivil kardeşliği, Türk, Kürt,
Laz, Acem Arap kardeşliği, Alevi, Sünni ve Şii kardeşliği hep onun birinci
gündemi olmuştur. Atatürk'ün hayatını kaleme aldığı “Hoş Geldin Atatürk” eseri
ile devlet ve milletin arasında oluşturulan fay hatlarını tamamen ortadan
kaldıracak önemli bir adım atmıştır.
Sosyolojik olarak, psikolojik olarak bakıldığında zordan da
zor olan barışa yönelik toplumsal dönüşümü ve ortak zemini oluşturmuştur.
Batının ülkemiz ve coğrafyamız üzerindeki emelleri yeni
değildir. Şark projesi deyin, ardından kanlı haçlı seferleri deyin, devam edin
Arap Baharını sayın hepsi temelde batının işgal anlayışının sonucudur. Elbette
FETÖ cezalandırılmalıdır.
Ekosistemi gözden geçirmeli bataklıklar kurutulmalıdır. Yetmedi
fay hatlarına dönük yegâne çözüm önerileri olan Prof. Dr. Haydar Baş hocadan
istifade edilmelidir. Aksi halde avlamakla sineklerin yok olacağını varsaymak
en iyi ihtimalle safdillik olacaktır.