ABD’nin Yeni Oyun Sahası: İran
Ortadoğu’da haritaların yeni baştan çizildiği günlerden geçiyoruz. Eline kalemi almış olan ABD, Suriye’ de Rusya engeli ile karşılaşınca yeni bir yol haritası üzerinden gitmeye karar verdi. Her zaman altını çizdiğimiz gibi, devletler arasında dostluk düşmanlık gibi kavramların yeri yoktur. Burada esas olan karşılıklı çıkar ilişkileridir. Ancak bu çıkar şahsi menfaat değil, devletler temelinde bir faydalılık esasına göre olmalıdır. Ortadoğu ülkelerinde bu ölçü maalesef devlet ve millet ekseninde değil de iktidarı ellerinde tutanlar paydasında olmaktadır. AKP hükümeti bunun bariz örneklerinden birisidir.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinin haritalarını değiştirmede sonuna kadar kullanılan AKP hükümeti deşifre olunca, ABD yeni bir proje ile dünya kamuoyunun önüne çıkmış durumda.
…
İran konusunda daha düne kadar bugün saldırdı, yarın saldıracak diye kamuoyu oluşturan ABD’nin İran ile görüşme başlatması tesadüfi değil. Dünya basınına göre, Obama ile görüşme talebinin Ruhani’den geldiği söyleniyor. 1979 yılından beri görüşmeyen iki ülke başkanları karşılıklı zeytin dalı uzatmaya başladı. Bir taraftan Obama diğer taraftan Ruhani açıklamalar yaparak kendi vatandaşlarına ve dünyaya mesajlar veriyorlar. Obama, Kerry’i İran ile diplomatik ilişkilerin devamı için görevlendiriyor. Hemen akabinde İran dışişleri bakanı ile ABD dişişleri bakanının görüşmesi gerçekleşiyor. İsrail ile de dolaylı yoldan görüşmelerin başladığı da Obama tarafından kamuoyuna deklare ediliyor.
…
Değişik vesileler ile İran elçilik mensupları ile yaptığım görüşmelerde bunun sinyallerini daha önceden vermişlerdi. Bu Ahmedi Necat’ın gidip yerine Ruhani’nin gelmesiyle ortaya çıkan bir diplomatik girişim değil. Zaten İran devleti güya batılıların hışmından ülkelerini korumak için petrol yatakları başta olmak üzere yabancı yatırımcıları ülkelerine davet ediyorlardı. Sebebini sorduğumuzda ise yabancılar ülkemize yatırım yaparsa kolay kolay bize saldıramaz diyorlardı.
Yine ilginçtir, özellikle İran dışişleri bakanlığı dinlerarası diyalog konusunda da Vatikan politikalarının tesiri altına girmiş durumdaydı. Özellikle ülkemizde verdikleri devlet günlerinde görüştüğümüz dışişleri mensupları bu konuda ipucu veriyorlardı.
ABD derin devleti tarafından başkan olarak Hüseyin Barak Obama’nın tercih edilme sebebinin, İslam alemi üzerinde yoğunlaşacak işgal hareketleri olacağı belli idi. Yaşananlar bunun şahididir. İslam alemi gerek dış işgal, gerekse iç çatışmalar ile yangın yerine dönmüştür. Türkiye hükümetini sonuna kadar kullanan ABD şimdi de İran üzerindeki projesini devreye koymuştur.
ABD’nin İran üzerindeki iç karışıklık çıkartma gayretlerini ve geldiği seviyeyi özellikle seçim dönemlerinde görmüş olduk. İran her ne kadar ABD’nin hedeflerini görse de, o bizi kullanır biz de onu kullanırız diye düşünebilir. Ancak bu ilişkilerde kaybeden İran olacaktır.
…
İran, Türkiye - ABD ilişkilerini çok iyi analiz etmek zorundadır.
İran, bilindiği gibi sözde Kürdistan devletinin dördüncü parçasının olduğu coğrafyadır. Irak, Suriye ve Türkiye’de sona yaklaşan Yahudi lobisi ABD üzerinden İran’da da operasyon başlatmaktadır.
Hedefleri İran’ı bölmek ve parçalamaktır. Böylece İsrail için bir tehdit olan İran devre dışı kalmış olacaktır. Bunu yaparken de özellikle Azeriler kullanılmak istenmektedir. Azerbaycan’a, kuzey Azerbaycan denirken İran’a da güney Azerbaycan denmektedir. İran’ın içindeki yoğun Azeri nüfus üzerinde çalışma yapılmaktadır.
Diğer bir hedef zayıf ve içi karışmış bir İran, hem şii dünyayı hem de Rusya’nın elini zayıflatacaktır. Rusya’nın giderek güçlenmesi ve merkez olmasının önüne geçmek için partnerleri de bir bir devre dış bırakılmak istenmektedir.
Bütün bunları hisseden İran kamuoyu, Ruhaniye tepki vermekte gecikmemiştir. İran’ın güven vermeyen duruşu ve kendini bağlayan çıkışları mutlaka kendi iç dinamiklerini de harekete geçirecektir.