Açılıp Saçılma Süreci

Açılıp Saçılma Süreci

Hükümet ne ile meşgul hepimiz biliyoruz. 'Açılım' adı altında 'Saçılım'lara imza atıyor. Saçılımdan kasıt ne kadar milli kazanımlarımız varsa onları saçıp döktükleri içindir.

LOZAN'IN ROVANŞI ALINIYOR

Lozan’da Milli Mücadeleyi kazanan Türk tarafı ile Birinci Dünya savaşını kazanan İngiltere’nin müzakeresinde bir orta yol bulunur. Ancak İngilizler, Türkiye’nin bugünkü sınırlarını da kabul etmez. Etmez ama Atatürk’ün Türk milleti ile bütünleşmesi ve elde ettiği moral değerler karşısında Lozan’ın koşullarını kabul etmek zorunda kalır. Ancak şunu da söylemekten vazgeçmez. Der ki, ‘bugün evet ama yarın bütün kazanımlarınızı sizden geri alacağım’ der. O gün bugün batı, Türkiye üzerinde projelerini devam ettirir. Özellikle AKP hükümeti döneminde yoğunlaşan Avrupa Birliği süreciyle, Türk milletini birbirine bağlayan bağlar zayıflatılır.  Sıra açılım-saçılım sürecine gelir. Yaşananların tarihi arka planı işte budur.

BATILI BARIŞ MASKESİ İLE DOLAŞIYOR

Bir Arnavut arkadaş ile sohbetim ediyorum. Diyor ki, Enver hoca iş başına geldiği zaman bütün camileri yıktığını anlattı. Müslüman ülkelerdeki kıyıma iyi dikkat etmek gerekir.
1912 yılına kadar Belgrad’da 271 cami varken, 2013 yılına geldiğimizde bu rakam kaç biliyor musunuz, sadece bir adet.
Srebrenitsa katliamını hatırlayınız. Sırpların bütün baskılarına rağmen direnen 10 bin silahlı Boşnak ikna edilir. NATO adına gelen Hollandalı askerler güvenliği üstlenirler. Bütün Boşnaklardan silahları toplanır. O gece Sırp kasabı Miloseviç devreye girer ve bütün Boşnakları (Müslümanları) katleder.
Dikkat edin Balkanlara, Bosna Hersek’e, Mostar köprüsü dâhil olmak üzere İslam medeniyetinin eserleri ortadan kaldırılmaktadır.
800 yıl hüküm süren Endülüs Emevi medeniyetinin bütün eserleri ortadan kaldırılmıştır.
Yetmedi, bugün Suriye’de yaşananlara bakınız.
Geçmişi geleceğe bağlayan İslam medeniyetinin eserleri yerle bir edildi. Halep, Hama, Humus’taki camiler, külliyeler, Kapalıçarşı gibi medeniyetimizin köklü temsilcileri yok edildi.
Batılı emperyalist güçler kendilerince bir temizlik hareketi içindeler. Yüzyıllardan beri yürüttükleri Şark projesi son perdeye kadar gelip dayanmıştır.
Batının istek ve arzusunu gösteren örneklerden bir tanesi de Kanuni Sultan Süleyman le ilgilidir. Sefer esnasında kanuninin vefatı kimseye bildirilmez, iç organları oracığa defnedilir ve cenaze korumaya alınır. Kanunî’nin Zigetvar’da iç organlarının gömüldüğü yere mermerden bir türbe yaptırılır. Şimdi bu türbenin yerinde ne var tahmin edebiliyor musunuz?  Üzerine bir Katolik Kilisesi inşa edilmiştir.
İşte barış elçisi rolündeki batının gerçek yüzü budur.
Batının barış olarak ifade ettiği Türkün olmadığı bir coğrafya temin etmektir.
İşte ülkemiz için hedeflenen sonuç da bundan başkası değildir.

Op. Dr. Ahmet Hamfi Kepekçi