Afganistan tezkeresi kime hizmet edecek?
Afganistan’daki yönetim değişikliği ve akabindeki gelişmeler dünyanın yakın gündeminde.
Gelişmeleri sağlıklı olarak değerlendirebilmek için birkaç hususun altını çizmekte fayda var.
Afganistan uzun yıllardan beri kaosun ve terörün hâkim olduğu bir coğrafyadır.
Son süreçte ABD’nin işgali altında 20 yıl geçirdi. Genişletilmiş Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi (BOP) kapsamında ABD’nin ilk müdahale ettiği yer Afganistan’dır. Afganistan’ın bu projede önemli bir yeri vardır. ABD’de, İkiz kulelere düzenlenen saldırı konusunda hala net bir karar yoktur. Hâkim kanaat bu saldırıların bizzat ABD derin devleti tarafından yapıldığı yönündedir. ABD, bu saldırıları bahane ederek sorumlularını cezalandırmak ve kendi güvenliğini sağlamak için Afganistan’ı işgal ettiğini ifade etmektedir. Yine ABD’nin talimatı ile NATO bütün gücü ile bu işgal hareketine destek vermiştir.
ABD’nin Afganistan’a gelmesinin kulağa hoş gelen sebepleri daha çok insan hakları ile ilgili kavramlardı. Kadın hakları, eğitim özgürlüğü, eşitlik ve kardeşlik gibi kavramlardı. ABD 20 yıl Afganistan’da kaldı. 20 yıl boyunca hem de NATO’nun desteği ile istediği her türlü yaptırımı ve organizasyonu gerçekleştirdi. Ardından bu ülkeden çekildi. Afganistan’ın dününü ve bugününü karşılaştırdığımızda hiç de bu süslü ifadelerin bir işe yaramadığını görüyoruz. Afganistan dün ne ise bugün de odur. Peki, ABD niçin Afganistan’a gelmişti. Elbette bunun birçok açıklaması var. Bunlardan birkaçını sayalım.
Bir kere BOP’un hedefe ulaşması için bölge ülkelerinin ve vatandaşlarının birlik ve beraberlikten uzak olmaları gerekiyor, bölgeye kaosun hâkim olması gerekiyor. Afganistan’da yerel halk birçok unsurdan meydana geliyor. Bu etnik yapılar arasında sorunlar da var. ABD çekilirken bütün silah ve mühimmatını bırakarak çekiliyor. Daha iyi savaşsınlar, birbirlerine daha çok zarar versinler, köklü düşmanlıklar gelişsin diye altyapı hazırlıyor.
Afganistan’ın bir başka özelliği sınırları itibarıyla en fazla devletle komşu olmasıdır. Doğu ve güneyde Pakistan; batıda İran; kuzeyde Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan; kuzeydoğuda ise Çin ile komşudur. Afganistan’da oluşturulacak kaotik ortam rahatlıkla komşu ülkeleri de etkileyecektir.
Tümdengelim mantığına göre ABD bu konuda başarılı olmuştur. Afganistan halkı üzerinden kaos üretilmiştir.
Afganistan madenler bakımından zengin bir coğrafyadır. ABD jeolojik araştırmaları, keşfedilmemiş maden yataklarının 900 milyar dolar ile 3 trilyon dolar arasında olduğunu tahmin etmektedir. Elbette ki bu rakamlar emperyalistlerin iştahını kabartıyor. Afganistan satın alma gücü paritesine göre 72,9 milyar dolarlık gayri safi yurt içi hasılası (GSYİH) ile dünyanın 96. sıradaki ekonomisidir. Kişi başına satın alma sıralamasına baktığımızda ise iç karartıcı durum söz konusudur. Afganistan’da kişi başına düşen GSYİH sıralamasında 2018 verilerine göre 186 ülke arasından 169. sıradadır. Yıllar içerisinde durum yerli halk adına daha da içinden çıkılmaz hal almıştır. Bu madenler özelleştirilerek bizzat ABD tarafından ele geçirilmiştir.
BOP projesinde yer alan ülkelerin ortak yönlerinden bir tanesi de hepsinin İslam ülkesi olmasıdır. 20 yıldan beridir İslam ülkeleri baskı altında. Ülkeler tarumar olmuş durumda ve halkları eziyet görüyor. Basın yayın organları, haber ajansları elinde olan ABD her ne kadar bunu gizlemeye çalışsa da, mızrak çuvala sığmıyor. Dünya kamuoyunda bir nefret oluşmuş durumda. ABD’ye karşı aleyhte bir duruş söz konusu. Bu durumu ABD de görüyor. Yoluna devam edebilmek için algıyı da yönetmesi gerekiyor. İşte Afganistan’dan çekilerek bunu da başarmaya çalışıyor. ABD uçağının tekerleri arasında havaya yükselen ve yüksek irtifadan düşerek biri milli sporcu iki kardeşin ölmesi, çocuğunu ABD askerlerine veren bir annenin görüntüsü doğrudan algıya yönelik gelişmeler. Mesaj şu, İslam ülkeleri barış içinde yaşayabilmek için ABD’ye muhtaçtır. ABD, BOP kapsamında işgalci değildir, bilakis barış elçisidir mesajı verilmeye çalışılıyor.
ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi BOP’da yeni bir dönemin başladığını gösteriyor.
Artık siz beni davet edeceksiniz, bedelini de ödeyeceksiniz. Geleceğim, huzurlu güvenli bir ortamda efendilik yapacağım, siz de bana hizmet edeceksiniz mesajını vermektedir. Hedef budur. Ancak bir geçiş dönemi yaşanacaktır. İşte bu dönemde ülkemizin çok dikkatli olması gerekmektedir. Afganistan halkı ile geçmişten günümüze sahip olduğumuz ortak duygularımızdan hareketle, yem olarak kullanmak isteyeceklerdir. Buna müsaade edilmemelidir. Özellikle Türk askeri böyle bir pozisyona düşürülmemelidir.