Algı yöneterek enflasyon ile mücadele edilemez

Algı yöneterek enflasyon ile mücadele edilemez

Yeni yılın ilk yazısında ekonomiyi konuşalım. Merkez Bankası'nın görevi fiyat istikrarını sağlamaktır. Ekonomik büyüme ve istihdama yönelik politikalara da en büyük katkısı budur. 

Merkez Bankası bir önceki başkanı Murat Uysal'ın 2020 yılındaki son açıklamasına bakalım. Sayın Uysal'ın enflasyon tahmini 2020 yılı sonunda %12,1 idi. Merkez Bankası'nın daha önceki tahminini hatırlayalım: % 8,9. Uysal, 2021 yılı sonu enflasyon tahmini olan % 6.2'yi de % 9.4 olarak düzelttiklerini açıklamıştı. 

Şimdi de TCMB yeni başkanı Ağbal'ın açıklamasına bakalım.

Enflasyon hedefi hakkında, 'Ben yüzde 5'e inanıyorum' diyor. Hayal her zaman güzeldir ancak destekli olması gerekir. Sayın Ağbal, 'başka ülkeler enflasyonu yüzde 1-2'de tutuyor da niçin biz de tutamasın? Bizim ne eksiğimiz var?' diyor. 

İşte tam da burayı konuşalım. 

Nerede bunun alt yapısı, üst yapısı? Kültürel birikimi nerede? Ekonomi yaşam demektir, hayatın bütün şubelerini içerir. Dolayısıyla realist olmak gerekir.

Sayın Ağbal açıklamasında "… ne olur, kendimizi bağlamayalım, biz kendimizi bağladık" diyor. Peki, nasıl yapacak bunu, onu da açıklıyor. 

İşin bamteli tam da burasıdır. 'Merkez Bankası'nın fiyat istikrarı yolunda tek bir politika aracı vardır. O da bir hafta vadeli repo ihale faiz oranıdır. Herhangi bir şekilde faiz koridorudur' diyor. 

Ülkemizde uygulanan, "bırakın yapsınlar bırakın geçsinler" anlamına gelen serbest piyasa ekonomisidir. Yani ekonomide devlet müdahalesinin gereksiz olduğu, serbest piyasanın kendi dengesini bulacağını ifade eden Adam Smith yaklaşımı söz konusudur. 

Uygulanan mevcut kamu harcamaları, vergiler, yani maliye politikaları ekonomiyi kilitlemektedir. 

Yine uygulanan yanlış para politikaları para arzı ve döviz piyasasını kullanması da halkın ekonomiye katılımını engellemektedir. 

Halka rağmen halkı ekonominin içine çekmeden, vatandaşa insanca yaşam imkânı sağlamadan yönetilen ekonomi çökmeye mahkûmdur.

Sözün özü: Sayın Erdoğan'ın 2020 yılında yaptığı son açıklamaların birinde "Faiz, kur, enflasyon şer üçgenini kırmakta kararlıyız" demişti. 

Ancak bu karar doğuya seyreden gemi içerisinde batıya koşan bir kişinin hali gibidir. Gittikleri ve milleti sürükledikleri yol yanlıştır. 

Faiz ve enflasyon ilişkisini hepimiz biliyoruz. Prof. Dr. Haydar Baş hocamız faizin maliyeti arttırdığını bunun da pahalılığa, dolayısıyla maliyet enflasyonuna yol açacağını Milli Ekonomi Modeli'nde (MEM) anlatmıştır. 

Enflasyona karşı mücadelede faizin maliyet artırıcı etkisinden dolayı faiz sıfırlanmalıdır. Ancak kurtuluş ancak MEM'in bütünsel anlayışı ve uygulaması ile mümkün olacaktır. 

MEM uygulanmaksızın yapılan uygulamalar sadece zaman kaybına yol açacak asla çözüm olmayacaktır.