Ali Gedik Hocamızı Huma kuşu ile anmak
Bu dünyadan bir Ali Gedik hoca geçti. Sene-i devriyesinin 10. yılı, dile kolay kalbe zor. Yeni Mesaj tv. you tube kanalında anma programı yapıldı. Saatlerce süren program tam bir ziyafet tadındaydı. Yurt içinden, yurt dışından birçok kişi katıldı. Anlatan da mutlu oldu, dinleyen de huzur buldu.
Ali Gedik hoca denince akla Haydar Baş hocamız gelir. Ali hoca, Haydar hocamızın yakın çalışma arkadaşıydı. Hocamıza karşı son derece saygılı idi, Onun imasını dahi emir telakki ederdi. Mesai arkadaşlarına karşı son derece uyumlu idi. Öğrencilerine de son derece ilgili idi. Öğretmen - öğrenci ilişkilerini Ali hocamızdan sürekli dinlemişimdir. Onlarla futbol oynar, horon teperdi. İnsani münasebetlere çok dikkat ederdi.
Yedek subay olarak Samsun'a giderken bir grup arkadaşımızla birlikte terminale kadar gelmiş, araba gözden kayboluncaya kadar beklemişti. Manisa’da mecburi hizmet yaparken Uşak'a geldiğini öğrenmiştik. Köyde kümesimiz vardı. Kümesin en görkemli horozunu ikram etmiştik. Bir aile gibiydik. Onunla çok seyahatlerimiz vardı, çok hatıralarımız oldu. Haydar Baş hocamızın yakın arkadaşları olan Ali Gedik, Celal Mısır ve Baki Bektaş hocalarımızın sevdaları ve bağlılıklarını kendimize örnek aldık.
Ali Gedik hocamızın en önemli özelliklerden birisi iddia sahibi olmamasıdır. Her türlü çalışmada öz veride öncü olur ancak hiçbir konuda nefsini ön plana çıkartmazdı. Ömrünün son yıllarında rahatsızlığına rağmen çalışmalardan geri kalmamıştır. Son zamanlarında Avrupa'ya gitmişti. Ramazan ayı idi, hocamızın kendisine görev vermesini şeref ve fırsat olarak kabul etmişti. O koşullarda bile gençlere taş çıkartacak şekilde görevini en iyi şekilde yerine getirmeye çalışmıştır.
Hayatının son günlerini Meltem hastanesinde geçirdi. Bu vesileyle her gün kendisini ziyaret etme fırsatım oldu. Hastalığının ağırlaşmasına rağmen, bir gün olsun şikâyet etmemiştir. Yunus Emre misali, Hoştur bana senden gelen / Ya hil'at-ü yahut kefen / Ya taze gül yahut diken / Kahrın da hoş lütfun da hoş duruşunda bir insandı.
Huma kuşu türküsünü dinlemesini sever, her fırsatta terennüm ederdi. Bu türkü adeta onun hayatını anlatıyordu. “Sen efendim ben kapında kul olim / Koy desinler bu da bunun kuludur
Ben ağlim ki gülüm eylen eylen / Belki gönül uslanır.”
Hayatını yoldaşlığına adamış olan Ali Gedik hocamız hakkında Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın ikrarı sanırım, onun en çok duymak istediği mevki ve makamdı.
“Ali Gedik Hoca, bir başka âlem... O kadar ahlaklı, o kadar iffetli ve munis insan ki anlatmama imkân yok. Yazıları ve konferanslarıyla beraber, bilhassa İcmal üniversitesiyle beraber fevkalâde bir nesil yetiştirdi. Onların elinden geçen öğrenciler ahlak ve devlet ile millete sahip çıkma bakımından emsalsiz insanlardır. Ruhları şad olsun...”