Altılı masa açıklama yapmalıdır
Seçim yaklaştıkça siyasetin nabzı daha hızlı atmaya başladı. Seçim sonucu ne olacak diye konuşuluyor. Süreç kendi mecrasında devam ettiği takdirde, artık Erdoğan dönemi kapanacak. Bunun sebepleri var. Birincisi sayın Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanı adayı olmasına anayasa engeli var. İkincisi bu kadar yıldan beri iktidar olan hükümet döneminde sosyo-ekonomik sorunlar çözülememiştir. Vatandaşın hali içler acısıdır. Bu konuyu fazla detaylandırmaya gerek yok. Çünkü her bir vatandaş bu hali birebir yaşamaktadır, hatta bir dokun bin ah işit modundadır.
Genel durum bu olmasına rağmen cumhur ittifakının karşısında olan, altılı masa suyu tersine akıtmaya çalışmaktadır. Asıl meselesi, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek olan masa açıklamaları ve kararları ile zihinleri bulandırmaktadır.
Bu konuda bir iki örnek verelim.
İlki, BTP lideri Hüseyin Baş seçmen talepleri karşısında altılı masaya katılmak istemiş masa ise bunu kabul etmemişti. Üstelik doğru dürüst bir açıklama da yapılmamıştı. Madem bu bir seçim en basit bir mantıkla masadaki parti sayısının artması destek veren seçmen sayısının artması anlamına gelecekti, bu istenmedi. Oysa seçimi kazanmak için güçlendirilmiş parlamenter sistemi isteyen her partinin bu masaya kabulü gerekirdi.
Daha sonra anladığımıza göre masada şimdiden cumhurbaşkanlığı yetkileri ve bakanlık paylaşımı tartışılıyormuş. Seçim kazanıldı, sistem eski şekline döndü de sen ben konusu uzun uzun müzakere ediliyormuş. Buradan anlaşılan, bakanlıkların masaya yeni gelecek partilerce paylaşılmasına pek sıcak bakılmamış.
Gelelim masa sakinlerinden gelen açıklamalara. Açıklamalar daha çok Babacan ve Davutoğlu'ndan geliyor. Kılıçdaroğlu ve Akşener sessizliklerini korumayı tercih ediyorlar.
Babacan'ın açıklamaları yenilir yutulur cinsten değil. İnsan hayretler içerisinde kalıyor. Ali Babacan "Anayasamızın 66. maddesini, çağımızın gereği olarak, kapsayıcı bir anlayışla yeniden ele almayı teklif
ediyoruz" diyor. Anayasanın 66. maddesi Türklük ve vatandaşlık ile ilgili. Bu madde son derece kapsayıcı şekilde -Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür- diyor. 66. Madde -Türk babanın veya Türk annenin çocuğu Türk'tür- diye devam ediyor.
Sayın Babacan neden rahatsız oldu ve daha kapsayıcı derken ne demek istiyor, daha açık bir ifade beklerdik.
Bizim Türklük anlayışımız etnik bir tanım değildir. Bir kültür bir medeniyet anlayışıdır. Prof. Dr. Haydar baş hocamız bunu çokça gündem etti. Hünkâr Hacı Bektaş’ı Veli ile gelen bir anlayıştır bu. Türk kelimesi sıradan bir kelime değil. Türk kelimesi içinde; kültürü, medeniyeti, siyaseti, maneviyatı, dini barındıran bir kelimedir. Türklük kafatasçılık değil, medeniyet, kültür, siyaset ve din birliğidir.
Sayın Babacan anlaşılan etnik bir tanım bekliyor. Et ve kemik misali birbiriyle kaynaşmış bu milleti parçalarla ifade etmek istiyor. Çok tehlikeli bir yaklaşım, millet kavramı ile açıklanamayacak bir ifade.
Bir diğer açıklaması ise “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini bütün dinleri kapsayacak şekilde, nesnel ve çoğulcu bir içeriğe kavuşturacağız.” diyor. Biz bu yaklaşımı çok iyi biliyoruz. Bu dinlerarası diyalog için daha önceden kendisinin de mensubu olduğu Ak parti iktidarının yaptığı bir çalışmaydı. Resmi gazetede yayınlanmış hemen hemen bütün bakanlıkların katkısı ile insanımız zehirlenmişti. Bu zehirli tohumlardan 15 Temmuz darbe girişimine yol açılmıştı.
Ez cümle bu açıklamalar ile milletin aklı karıştırılıyor. Her parti kendi başına seçime girecekse herkes istediğini konuşur ve faturasını öder. Ancak altılı masa hep birlikte seçime gidecekse bu açıklamalar hepsini bağlar. Türklük ve dinlerarası diyalog görüşü hususunda altılı masa açıklama yapılmalıdır.Grace Touch Clinic