Anayasa değişikliği ve tehlikeli oyunlarda yeni bir perde
Ülkemizde gün geçmesin ki önemli gelişmeler olmasın. Bu hafta da çok önemli konular karşımıza çıktı. Bu şunu gösteriyor. Türkiye kendi başına bırakılmayacak kadar önemli bir ülke. Ülkemizin jeopolitik konumu, yer altı ve yer üstü zenginlikleri Türk milletine bırakılmak istenmiyor. Osmanlı Devleti’nin yıkılışı ve paylaşımı son dönem dünya tarihini şekillendiren süreç olmuştur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde Türk milleti tarafından milli mücadele ile Anadolu coğrafyası elimizde kalmıştır. Ancak bu coğrafyada hayat sürmek bir bedel istemektedir. Nitekim ülkemize yönelik yaşanan ekonomik işgal, terör, kültürel asimilasyon sürekli canlı tutulmaktadır.
Peki ne yapmak lazım? Hoşa giden değerleriniz varsa insanlar bunu ellerine geçirmek isteyeceklerdir. Bundan hareketle yapmamız gereken değerlerimize sahip çıkmaktır. Bunun yolu insanımızda ve özellikle gençliğimizde aidiyet hissini canlı tutmaktır. Bunu eğitimle, iç politikayla, dış politikayla yaparsınız, bunu her türlü argümanla yaparsınız, yapmanız da lazım.
TBMM açıldı. Meclis açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği mesajlar önemliydi. Anlaşılan yeni dönemin ana gündemi anayasanın değiştirilmesi konusu olacak. Artık su götürmez bir gerçek olarak hükümetin anayasa değişikliğiyle ne yapmak istediği belli olmuştur. Hükümet ne istedi de yapamadı ne istedi de beceremedi? AKP hükümeti bugüne kadar Anayasanın 177 maddesinin 134’ünü değiştirdi ve 3 kez referandum yaptı.
Kısacası hükümetin isteyip de değiştiremeyeceği bir anayasa maddesi yok. Peki son dönemde daha yüksel sesle dillendirilen ağızlarına pelesenk olan sivil anayasa ile neyi kastediyorlar.
Belli söylemleri yan yana getirdiğimizde ulus devlet yapısının hedef alındığı görülüyor. Ulus devletin yani tek millet, tek devlet duruşunun zarar göreceğini görüyoruz. Gelin bunu hep birlikte analiz edelim. Anayasanın ilk 3 maddesi var. Bir de dördüncü maddesi var. Madde 4- Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez. Asıl espri burada! Asıl rahatsızlık burada. Öncelikle bu madde devre dışı bırakıldıktan sonra ilk 3 madde hedef alınacak.
Bu hükümetin yapmak istediği şey, bu ilk 4 maddeyi değiştirmektir. Hedef alınan devletin ulus yapısıdır. Ulus devleti elde etmek öyle kolay basit bir olay değil. Siz içinizdeki bütün etnik unsurları tek çatı altında toplayacaksınız. Bu her devletin kârı değildir, biz bunu başardık. Bunu Mustafa Kemal Atatürk başardı. Anayasa milletin mutabakat metnidir. Sayın Erdoğan konuşmasında enteresan bir ifade kullanıyor. Diyor ki, devlet ve milletin ortak geçmişi ve geleceğini kucaklayan bir anayasa ifadesini kullanıyor. Devlet ve milletin ortak geçmişini ve geleceğini kucaklayan bir anayasa ne demek? Yani, şu anki anayasamızın hangi maddesi bunu temin etmiyor veya bir başka ifade ile hangi madde(ler) ile siz bunu temin edeceksiniz? Açık olan hedef değiştirilemez olan maddelerin değiştirilmesine yönelik. Peki soralım sorun olan Cumhuriyet midir? Atatürk milliyetçiliği midir? Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti yapısı mıdır? İstiklal marşımız mıdır? Bu resmi dilimiz midir? Bu başkentimiz midir? Açıkça bunun ifade edilmesi gerekir.
Geçmiş dönemde AKP hükümetinin resmi dairelerde Atatürk posterini indirme ve Türkiye Cumhuriyeti ifadesini tabelalardan kaldırma girişiminin ne kadar tehlikeli olduğunu zamanında gördük. Ve milletin buna karşı ortaya koyduğu tepkiyi de gördük.
O halde gelin bu milletin bütünlüğüyle oynamayın. Gelin bu sevdadan vaz geçin, devletin ulus yapısıyla ve milletin birlik beraberliği ile oynamayın.